24 Haziran Seçimleri Üzerinden Notlar

1. Seçim demokrasinin vazgeçilmez öğesidir deniyor. Kuşkusuz bir yanı ile doğru. Bununla birlikte konu demokrasi olunca, böylesi bir tartışmanın başına sanırım yönetim mekanizmalarını koymak gerekiyor. Esasen, kitleler devlet yönetimine ne kadar ve nasıl katılıyorlar sorusu yanıtlanmayı bekliyor.

2. Devletlerin siyasal sistemleri toplumsal ve ekonomik oluşumun karşılığıdır. Nihayetinde, bir devletin “tipi” hizmet ettiği sınıf ile belirlidir. Örneğin anayasalar, devlet iktidarını elinde bulunduranların bu iktidarı kullanım biçimlerini ve sınırlarını gösterir.

3. Kapitalizm tarihsel süreçte feodaliteyi ortadan kaldırmış, her bireyi hukuksal olarak eşit ve özgür ilan etmiş ve örneğin genel oy hakkını tanımışsa da, tüm bu haklar gelişen süreçte soyut olarak tanımlanmanın ötesine geçememiş, toplum yapısında beklenen somut değişiklikleri gerçekleştirememiştir.

4. Oysa hedef, toplumsal alanın tek bir noktasının dahi siyasetin dışında durmaması olmalıdır. Bu ise esas olarak, toplumsal yapının toplumsal örgütlenmelerden ayrıştırılamaz bir noktaya taşınması ile gerçekleşebilir. Toplumsal örgütlenmeler yurttaşların tümünün devlet yönetimine katılımına olanak sağlamalıdır. Bu nedenle, kendiliğindenliğe bırakılan bir süreç değil, katılıma yönlendiren bir mekanizma olmalıdır. İşte, seçimler de böylesi bir mekanizma içerisinde elle tutulur hale gelebilirler.

5. Sosyalist devlet deneyimleri, devletin “baskıcı” karakterinin yanında/dışında aşağıdan yukarıya tüm toplumsal dokunun kapsandığı böylesi örgütlenme örneklerine sahiptirler. Sosyalizmde siyaset “özerk” bir alan olarak görülmez. Tartışılan, toplumsal örgütlenmelerin devletten bağımsız olması değil (olsa devlet örgütlenmesi halka yabancılaşırdı), katılımın konusu ve niteliğinin sürekli olarak nasıl geliştirileceğidir.

Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 13. sayısında okuyabilirsiniz.

print