AİHM Kararları ve Türk Mevzuatı Uyarınca Kürtajda Ceninin Yaşam Hakkı

Kürtaj, gebeliğin farklı yollarla sonlandırılması işlemine verilen addır. 2018 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, 2010-2014 yılları arasında 56 milyon kadın, gebeliklerini sürdürmek istemedikleri için kürtaja başvurmuştur. Bu veride güvenli-güvenli olmayan kürtaj ayrımı gözetilmemiştir.1 Güvenli kürtaj, gebeliğin güvenli bir şekilde sonlandırılması, gebeliğin sonlandırılmasından sonra bakım ve komplikasyonların takibi gibi birçok sağlık hizmetine haiz olan bir işlemken; güvenli olmayan kürtaj, Dünya Sağlık Örgütü (DSO) tarafından yapılan tanıma göre, “istenmeyen gebeliğin gerekli becerilerden yoksun kişiler tarafından ya da asgari tıbbi standardın bulunmadığı bir ortamda sonlandırılması veya her ikisi”2 olarak tanımlanan işlemdir. Guttmacher Enstitüsü tarafından 2018 yılında yapılan bir araştırmaya göre, dünya çapında yapılan gebeliği sonlandırma işleminin (kürtaj) %45’ini güvenli olmayan kürtaj oluşturmaktadır. Aynı zamanda her yıl 22.000’den fazla kadın ve kız çocuğu, bu uygulamalar nedeniyle yaşamlarını yitirmektedirler.3 Türkiye’de ise 2018 yılında yapılan Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmasının sonuçlarına göre ise, evlenmiş kadınların isteyerek düşük yapma oranı %15 iken, araştırma tarihinden önceki beş yıllık süreçte isteyerek düşükle sonlanan gebeliklerin oranı, sonlanan tüm gebeliklerin %6’sını oluşturmaktadır.4 2013 yılında yapılan başka bir çalışmaya göre ise 2008-2013 yılları arasında her 100 gebelikten isteyerek yapılan düşük oranı %4,7’dir.5

Devletlerin kürtaj uygulamasına karşı bakış açısı, gebe kadınların gebeliklerini sonlandırırken seçecekleri güvenli-güvenli olmayan kürtaj noktasında belirleyici rol oynamaktadır. Kürtajın da tıpkı diğer tıbbi operasyonlar gibi hekimlere ve sağlık kurumlarına ihtiyaç duyduğu ve bu olanakların da ancak hukuki altyapı ile var olması söz konusudur. Ancak hukuk insanlar tarafından yaratılmış bir olgudur. Dolayısıyla insan zihniyeti, istekleri, iletişimleri ve etkileşimleri doğrultusunda evrilir. Bu yüzden kürtaj yasası oluşturulurken devletin kürtaja karşı tutumu önem arz etmektedir. Kürtaja karşı tutumda odak nokta ise, ceninin yaşam hakkına sahip olup olmadığıdır. Ceninin yaşam hakkına sahip olup olmadığı konusundaki farklı görüşler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ve Türk mevzuatı uyarınca ortaya konacaktır.

***

Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 32. sayısında okuyabilirsiniz.

print