Başladık…

Bu satırları okuduğunuza göre dergimiz çıkabilmiş demektir. Yayın Kurulu’nun bir bütün olarak dergi çıkarmanın acemisi olduğunu itiraf etmemiz gerekiyor. Bugüne kadar bir yayın ile ilişkimiz yazdığımız yazıyı göndermek ve/veya okur olmaktan ibaretti. Konuların sıralanması, yazıların sayfalara sığdırılması, resim seçilmesi, spot belirlenmesi, bazı yazıların kısa gelmesi bazılarının ise çok uzun olması gibi kabarık bir listeyi hep duyardık ama açıkçası, ne anlama geldiğini görerek öğrenmiş olduk. Bu nedenle, şimdiden diyelim ki “hatalarımız af ola”.

Öncelikle bizim için oldukça zorlu olan bu uğraşta hep yanımızda olan, işlerimizi kolaylaştıran, her sorumuza sabırla cevap verip, sorunlarımıza çare bulan sevgili tasarımcımız Songül’e özellikle teşekkür etmek isteriz. Onun yardımları olmasaydı bu dergi size ulaşamazdı.

Dergimizin çıkışı o kadar uzadı ki, bu süreçte Yayın Kurulu üyemiz Aysel de anne oldu. 6 Mayıs’ta aramıza katılan Deniz bebeğe hoş geldin diyoruz.

Hukuk Defterleri ülkemizin zor günlerden geçtiği, yol ayrımında bulunduğu bir dönemde çıkmaya başlıyor. Önce “tasfiye” sürecine sokulan Türkiye Cumhuriyeti’nin şimdi de “yeniden yapılandırılmasının’’ adımları atılıyor. Hukuk ise en başından itibaren bu sürecin önemli enstrümanlarından oldu. Toplumsal adalet duygusu ülkemizde ciddi bir tahribata uğradı, uğramaya devam ediyor. Bunun yanında milyonların adalet arayışı ise artarak sürüyor.

Böylesi bir dönemde hukukun kapitalizmde oynadığı rol ve kapladığı alan ile birlikte bugün hukukun nasıl bir işlev kazandığını, daha doğrusu hukuka bu işlevin kazandırıldığını, sömürü ve baskı mekanizmalarındaki rolünü, bu bağlamda eşitlik, özgürlük ve adalet kavramlarını tartışmaya ve tartıştırmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Kısacası biraz hukukun altını üstüne getirmek istiyoruz. Buna ihtiyacımız var.

Bu nedenle mottomuzu da “Hukukun Tersyüzü” olarak belirledik. Bu ifadelendirmeyi de çok sevdik. Kastettiğimiz ise, basit anlamı ile hukukun bir de diğer yüzü var değil. Hukukun teorik tersyüzüne atıf yapıyoruz. Bu anlamı ile uğraşımız “bugünün hukuku”na bir müdahale çabasıdır.

Hukuk Defterleri bize ait değil. Yukarıda kısaca bahsettiğimiz tabloya ilişkin benzer kaygılar taşıyan tüm ilerici hukukçuların birlikte tartışarak üretecekleri bir platform haline gelmesini umut ediyoruz. Ülkemizin ve hukuk sisteminin, içinde bulunduğu durumdan çıkabilmesi için, bu birlikteliğin yaratılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunu önemsiyoruz.

Dergimizin adını belirlerken birçoğunuzun da hemen aklına geldiği üzere, Lenin’in Felsefe Defterleri ile Gramsci’nin Hapishane Defterleri bize yardımcı oldular. İsim tercihimiz düşünsel üretimimizi de motive edecektir.

Dergimizde güncel yazılar, sabit bölümler olduğu gibi her sayıda bir dosya konumuz da olacak. Belirlenen konunun çeşitli yönleri ile tartışıldığı yazıları bir araya getirmeye çalışacağız. İlk sayımızın dosya konusunu ise “hukuktaki dönüşüm, dönüşümdeki hukuk” olarak belirledik. AKP’li yıllarda hukukta yaşanan dönüşümler ile yaşanan dönüşümlerde hukukun etkisini/işlevini tartıştık. Bir sonraki sayımız için dosya konusu olarak ‘anayasa/başkanlık’ tartışmalarını düşündüğümüzü de paylaşmış olalım.

Bitirirken son teşekkür ise bizi yalnız bırakmayan ve yazılarıyla bu çabanın bir parçası olan değerli dostlarımıza. İkinci sayıda üretimlerini bu platformda paylaşmak isteyen diğer dostlarımızın yazılarını da beklediğimizi belirtelim.

Önümüzdeki sayımızda buluşmak üzere…

Yayın Kurulu

print