Bir Şehri Savunmak

06 Şubat 2023 saat 04.17; Şubat ayında yaşanan deprem, her ne kadar Kahramanmaraş merkezli olarak kayda geçmiş olsa da, Hatay depremi olarak tarihte yerini alacaktır. Ülke genelinde 11 ilimizin etkilendiği bu depremde en büyük yıkım Hatay’da, Antakya’da yaşanmıştır. On binlerce yurttaşımız enkaz altında hayatını yitirmiş olup, on binlerce kayıp, hâlen bulunamayan yurttaşımız var.

Hatay’da deprem artçıları fiziki olarak devam etmekle birlikte, bölgede sosyal depremlerin de yaşandığı artık herkesin kabulündedir. Üstelik sosyal depremler daha da şiddetlenerek devam ediyor. Şüphesiz ki, deprem öncesinde ve sonrasında kamu hizmetlerinin ifa edilmemesi/ kötü ifa edilmesi, yaşanan bu felaketin başlıca nedenidir. IRAP HATAY 2021 RAPORUNDA “Tarihsel dönemde, Antakya ve çevresinde yıkıcı etki yapan birçok deprem meydana gelmiştir. Ancak son yüz otuz beş yıldan beri bölgede gerilimi boşaltacak bir depremin olmayışı, gelecekte deprem olma riskini her geçen gün artırmaktadır. Çok uzun süren durgunluk döneminden dolayı, halk olası bir deprem tehlikesinden habersizdir. Bu durum tehlikenin boyutunu daha da artırmaktadır. Olası bir depremde, zemin büyütmesi, sıvılaşma, kopma, oturma ve heyelanlara bağlı şiddetin en çok hissedileceği zeminlerdir. Ne yazık ki bugün şehrin büyük bir bölümü bu zeminler üzerinde yer alır.” tespitinde bulunmuş; ancak adeta bir “Kırmızı Pazartesi” yaşanmış, seyirci kalınmıştır.

Sorumluların adalet önünde hesap vermemeleri, siyasi sorumluluk üstlenmemeleri, çağdaş, modern toplumlarda, hukuk devletinde kabul edilemez. Hatay’da şimdi hâlihazırda en büyük problem adalettir! Yurttaşlarımız adalet arayışında; elbette bu yaşananların siyasi, hukuki, idari ve cezai sorumluluğu var. Bunun gerçekleşmesini için de ciddi bir mücadele var. Bir yandan da bu mücadeleyi verenler yaşanan maddi-manevi yıkıma rağmen hayata tutunmaya çalışıyor. Ancak üzülerek belirtmek isterim ki; geçmiş yıllarda yaşanan depremler sonrasında açılan davaların sonuçları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, cezasızlık geleneğinin devam edeceğini, ettiğini söylemekle -kabullendiğimiz anlamına gelmemekle birlikte- çok abartmış olmayız.

***

Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 40. sayısında okuyabilirsiniz.

print