Tarihsel süreçte farklı şekillerde ele alınsa da, bir olgu olarak suç var olmuş; suç ve suçluluk ile başa çıkma yöntemleri dönemsel ve mekânsal olarak farklılık göstermiştir. 18. yüzyıldan itibaren, Aydınlanma Çağı ve düşünürlerinin de etkisiyle cezalandırma ve yöntemlerine ilişkin eski anlayış yıkılmış, hümanizm etkisi altında özgürlükçü ceza hukuku şekillenmiştir. Bu kapsamda, dönemine göre oldukça ilerici fikirlere sahip olan Beccaria gibi düşünürler, o zamana dek uygulanan işkence ve bedensel cezalandırma gibi yöntemlere karşı çıkarak ceza hukukunu olumlu yönde etkilemiştir. Ardından, 19. yüzyılda oluşan klasik ceza hukukuna ait ilkeler ile ceza muhakemesi ilke ve güvenceleri günümüzde değişen şartlar ve yeni suç tipleriyle başa çıkabilmek adına aşındırılmış, dönüşüme uğramıştır.
Günümüz hukuk sistemlerinin; daha özelinde ise ceza ve ceza muhakemesi hukukunun dönüşümünde en önemli rollerden birini organize suçluluk ve terörizm oynamaktadır. Bu olgularla mücadele edebilmek adına devletlerin, özgürlük-güvenlik dengesinde güvenlik lehine suç politikaları benimsediği görülmektedir. Organize suçluluk konusunda öğretide çok farklı tanım ve tasnifler olsa da, bunlar bu yazının konusu olmadığından; çıkar amaçlı suç örgütleri, terör örgütleri, mafya ve suç işlemek amacıyla organize olan diğer örgütleri organize suçluluk başlığı altında ele almayı bu açıdan yararlı görmekteyiz.
…
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 11. sayısında okuyabilirsiniz.