Devlet ve Yatırımcı Arası Uyuşmazlıkların Çözümünde Mahkeme Dışı Bir Yol Olarak “Yatırım Tahkimi”

Giriş

Devlet ve yatırımcı arası uyuşmazlık çözümünde tahkim yönteminin kullanımı hem ülkemizde hem de dünya genelinde önemli tartışmalara konu olmuştur. Çünkü yatırım tahkimi, günümüzde geniş kabul gören ticarî tahkim usulüyle aynı kökten geliyor olsa da, bu usulden konu ve mahiyeti bakımından önemli ölçüde farklılaşmaktadır. Öncelikle, yatırım tahkiminde uyuşmazlık taraflarından birisi devlettir. Devlet, bu usulde egemen sıfatıyla yer almaktadır ve yatırım tahkiminde özel kişilerden oluşan hakem kurulu, devletin kamu gücüne dayanarak aldığı önlemlerin hukukiliğini ve yerindeliğini incelemektedir. Nitekim çözüm için yatırım tahkimine sunulan uyuşmazlıklar, özel menfaatleri aşan, kamusal menfaatlerle ilişkilendirilen uyuşmazlıklardır; yatırım tahkimine konu olan uyuşmazlıkların önemli bir bölümü, kamu gücü kullanımına ilişkin önlemlerden ve/veya kamu hizmeti kapsamında telakki edilen faaliyetlere ilişkin uyuşmazlıklardan kaynaklanmaktadır. Bu nevi uyuşmazlıklara konu tazminat tutarlarının kamu bütçesinden karşılanıyor olması da, özellikle söz konusu tazminat tutarlarının milyar dolarları bulan miktarları nedeniyle, konuyu devletler ve uyuşmazlık tarafı devlet halkları bakımından kritik kılmaktadır.

Okumakta olduğunuz yazı, kısaca “yatırım tahkimi” olarak adlandırılan ve bir tarafında yabancı yatırımcının, diğer tarafında ise yatırımı kabul eden devletin (yazının devamında “ev sahibi devlet” olarak anılacaktır) bulunduğu, özellikleri itibariyle milletlerarası özel hukuk, idare hukuku, uluslararası kamu hukuku gibi hukukun pek çok alanını alakadar eden “devlet- yatırımcı tahkimine” odaklanmaktadır. Bununla birlikte yazının hemen başında şunu belirtmek isterim ki, yatırım tahkimini münhasıran hukuk alanına ilişkin bir konuymuşçasına ele almak, bu müesseseyi tarihi, felsefi ve politik bağlamından kopararak, konuya ilişkin uyuşmazlıkları salt “yetki”, “hakem seçimi”, “hakem kararının niteliği” gibi teknik sorunlar üzerinden incelemek, yatırım tahkiminin işlevi ve önemine ilişkin bir kavrayış geliştirmeyi imkânsızlaştırmaktadır. Özü itibariyle yatırım tahkimi, sermayenin sınırlar arası dolaşımını mümkün olan en sorunsuz biçimde sağlama amacıyla oluşturulmuş “yatırım hukukunun” usulî vasıtasını teşkil etmektedir ve sermayenin uluslararasılaşmasına hizmet eden sistemin önemli bir hukukî vasıtasıdır. Konuya bu gözlüklerden bakmak, bu alandaki gerilimlerin çok yönlü olarak değerlendirilebilmesi ve çözüm önerilerinin geliştirilebilmesi bakımından elzemdir.

Okuduğunuz yazı kapsamında da, yatırım tahkimine sözünü ettiğim mülahazaları göz önünde bulundurarak yaklaşmaya çalıştım. Ne var ki, yazının hacmi itibariyle, yatırım tahkiminin oluşturulmasında ve işletilmesinde değinilmesine lazım geldiğine inandığım pek çok noktayı çalışmanın kapsamı dışında bırakmak zorunda kaldım. Bu nedenle yazıyı, konunun ana hatlarıyla sınırlı tutarken, konuya merak duyan okuyucuya faydalı olmak üzere dipnotlarda bazı kaynakları işaret ettim. Arzum, bu yazının, yatırım tahkimini enine boyuna incelemekten ziyade, konuya ilgili okuyucular için “başlangıç” yazısı olarak ele alınmasıdır.

***

Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 29. sayısında okuyabilirsiniz.

print