I. Genel Çerçeve
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte internet, bilgilerin edinilmesi ve görüşlerin yansıtılması bakımından vazgeçilmez bir unsur haline gelmiştir. Bu bağlamda internet, siyasi sorunlar ya da kamu menfaati ile ilgili çalışmalara ve tartışmalara katılmayı sağlayan temel araçları bünyesinde barındırmaktadır. İnternet ve değişen medya ortamının yükselişi bizleri şu soruyla karşı karşıya bırakmaktadır: yerel devletler ile ifade sahibi kişilerden oluşan çift başlı bir sisteme dayalı geleneksel ifade özgürlüğü korumaları artık yeterli midir? Zira internet, medya içerikleri üzerinden bilgi edinme ve uluslararası iletişim sisteminin gelişmesi açısından daha fazla koruma gerektirecek kadar önemli bir hale gelmiştir. Bir ‘internet özgürlüğü hakkı’nın halihazırda var olup olmadığını söylemek için henüz erken olsa da internetin, ifade özgürlüğünün hukuksal boyutunun yeniden değerlendirilmesine yol açtığı söylenmektedir.
Başka bir açıdan ise internetin özgürlükleri genişletmekteki rolü ve özellikle siyasal özgürlükler açısından önemi, giderek artan bir biçimde Facebook ve Twitter gibi bazı internet platformlarının egemenliğinde, ticari çıkarların korunmasına doğru çekildiği için eleştirilmekte ve internetin yaygın kullanımının siyasi özgürlüklerin alanını açacağına dair inanç ise naiflik olarak değerlendirmektedir. Olumlu veya olumsuz tüm değerlendirmeler ışığında kabul edilecektir ki çift başlılıktan çoğulcu düzene geçiş sonucunda hükümetlerin, sayısı milyarı geçen sosyal medya kullanıcılarının iletişimleri üzerindeki denetimi, eskisi gibi kolay olamayacak ancak hoşa gitmeyen ve aykırı bulunan ifadeler bakımından sınırlama arzusu sürecektir.
Sonuç olarak artık düşünceler sadece yazılı basında gazete, dergi ve kitaplar üzerinden yayınlanmamakta, kişiler herhangi bir yayıncı kuruma ihtiyaçları olmadan internet üzerinden hızlı ve kolay bir biçimde düşüncelerini paylaşmaktadırlar. Bu düşünceler kimi zaman tek cümlelik yorumlar, kısa makaleler veya bloglar aracılığıyla kimi zamansa daha geniş kapsamlı olan kitaplar aracılığıyla internet
üzerinden paylaşılmaktadır. Elektronik kitapların yaygınlaşmasıyla beraber basılı yayın geleneksel yayıncılık olarak görülmüş, özellikle de akademik çevrelerce yaygın biçimde kullanılan elektronik yayıncılık alternatif olmaktan çıkıp egemen hale gelmeye başlamıştır. Bu noktada yasaklanmış kitapların internet üzerinden yayınlanması ya da internette yayınlanan bir kitaba erişimin engellenmesi, yazının odağına aldığı, tartışılması gereken bir mesele olarak ortaya çıkmaktadır.
***
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 23. sayısında okuyabilirsiniz.