Yargıda geldiğimiz nokta nedir?
Sanırım bunun için 2 Eylül tarihinde Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi’nde yapılan 2019-2020 Adli Yılı açılış töreni bize bir dizi veri sunabilir. Bunun için de törende yapılan üç konuşmayı mercek altına yatıralım.
Beş yıllık “ara” sonrası Adli Yıl açılışı töreninde söz alan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun konuşması oldukça zayıftı. Ülkede yaşananları, dolayısıyla hukuk ve yargı alanında yaşanan birçok başlığı yok sayan, Yargı Reformu Strateji Belgesi’ni konuşmasında merkeze koyan Feyzioğlu, öyle veya böyle herhangi bir tarafça dile getirilebilecekleri sıralamakla yetindi. Bu nedenle, konuşmasında yer alan ve bu yazı çerçevesinde değerlendirilebilecek olan, hukuk alanındaki mesleklere giriş sınavı ile hâkim ve savcı yardımcılığı müessesesi önerisini hatırlatmakla yetineceğim. Bir de tek“cesur”(yadakarşı)önerisisayılabilecek olan Hakimler Savcılar Kurulu’nun (HSK) yapısının oluşturulmasına dair önerisini. (Tayyip Erdoğan da kendi konuşmasında HSK üyelerinin bugünkü seçim yönteminin -Meclis ve yürütme tarafından seçilmesinin- kuvvetler ayrılığı yorumu ile ilgili olduğunu ifade ederek, “Türkiye’nin örnek aldığı Batı demokrasilerinde yargı organlarının kararlarını kanun adına vermesi de yine bu anlayışın sonucudur. Ülkemizdeki tartışmalarda kuvvetler ayrılığına yönelik ithamların daha ziyade yürütme- yargı gerilimi üzerine bina edilmesinin sebebi, bu önemli gerçeği örtmeye yöneliktir” dedi. Konuşmalar önceden hazırlandığı için, Erdoğan Feyzioğlu’na cevap verdi demeyeceğim, denk gelmiştir. Ya da daha önce aralarında konuşmuş olabilirler, o nedenle konuşmasına konu olmuş olabilir.)
Nihayetinde, Metin Feyzioğlu’nun tüm konuşması tek bir kelime ile özetlenecek olursa, bu, kendisinin de ifade ettiği üzere “normalleşme”dir. Arayış budur!
***
Yazının devamını Hukuk Defterleri dergisinin 21. sayısında okuyabilirsiniz.