Emekçilerin Sosyal Güvenlik Hakkına Yeni Bir Saldırı Daha: Zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi

4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu’nda, 25.08.2016 günü Resmi Gazete’de yayınlanan 6740 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik, 01.01.2017 itibariyle yürürlüğe girmiş ve çalışanların bireysel emekliliğe katılımı zorunlu hale getirilmiştir.

AKP hükümetinin “ikinci emeklilik” olarak pazarladığı ve çalışanların Bireysel Emeklilik Sistemi (BES)’ne kendiliğinden ve zorunlu olarak dahil edilmelerini öngören Zorunlu BES, aslında Anayasa’nın 60. maddesindeki “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.” hükmüyle devletin temel görevlerinden biri olarak sayılan sosyal güvenlik sisteminin kademeli biçimde özelleştirilerek tasfiye edilmesi yolunda atılan önemli bir adımdır. İşçi sınıfının tarihsel mücadeleler sonucu elde ettiği en temel haklardan biri olan emeklilik hakkı, hükümet tarafından kriz içerisindeki sermaye sınıfını rahatlatmak amacıyla emekçiler aleyhine yeni bir düzene oturtulmak istenmektedir.

Milyonlarca çalışanın iradeleri dışında, zorunlu olarak bireysel emeklilik sistemine dahil edilmesiyle oluşacak muazzam fon, başta bireysel emeklilik şirketlerinin arkasındaki bankalar ve sigorta şirketleri olmak üzere sermaye sınıfına kaynak aktarmak ve “çılgın proje”lerin finansmanını sağlamak için kullanılacaktır.

Zorunlu BES iddia edildiği gibi bir “Emeklilik Sistemi” veya “İkinci Emeklilik” midir?

Hükümet yetkililerinin iddialarının ve BES şirketlerinin pazarlama söylemlerinin aksine zorunlu BES’in işçiler için ikinci bir emeklilik hakkı anlamına geldiği gerçek dışıdır. Kaldı ki aldatıcı ismine rağmen gerçekte bir emeklilik sistemi dahi olmayan zorunlu BES tümüyle riske dayalı, gelir garantisi olmayan uzun vadeli bir bireysel tasarruftan ibarettir.

Emekçilerin maaşlarından zorunlu BES için kesilen tutarlar, bireysel emeklilik şirketleri tarafından akıbeti Türkiye ve dünya kapitalist piyasalarındaki ekonomik gidişata, dolayısıyla dalgalanma ve krizlere bağlı olan fonlarda işletilecektir. Bu fonlar kâr garantisi taşımadığından kazanç sağlamayabileceği gibi, tamamen risk üzerine kurulu bu sistemde emekçilerin hesaplarına yatırılan ana paranın bile eriyip gitmesi söz konusu olabilecektir. Devlet de, BES şirketleri de bu risklere karşı hiçbir garanti vermemektedir.

Her şeyin yolunda gittiği varsayıldığında dahi BES’in emekçilere “ikinci bir emekli maaşı” olarak nitelenecek bir getirisi olmayacaktır. DİSK Araştırma Enstitüsü tarafından Eylül 2016’da yayınlanan Zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) Raporu’nda yer alan bir hesaplamaya göre: “Aylık 50 TL ödeyerek BES’e katılan bir asgari ücretli çalışan sistemden ayrıldığında enflasyondan arındırılmış değerlerle 70 TL civarında bir geri ödeme alacaktır. Bu miktarın devlet katkısı ile bir miktar daha yükseleceği 80-90 TL aralığına ulaşabileceğini söylemek mümkündür. Aynı şekilde iki asgari ücret düzeyinde ücret alan bir çalışan sisteme yaklaşık aylık 100 TL ödeyerek katıldığında 56 yaş ve 10 yıl koşulunu tamamlayarak ayrıldığında 140-160 TL aralığında bir geri ödeme alabilir.” Dolayısıyla zorunlu BES’in emekçilere ikinci bir emekli maaşı bahşedeceği gülünç bir iddiadan ibarettir.

Tüm emekçiler zorunlu BES’e dahil olacak mı?

4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu’na 6740 sayılı Yasa ile eklenen Ek Madde 2’de “Türk vatandaşı veya 29.05.2009 tarihli ve 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 28 inci maddesi kapsamında olup kırk beş yaşını doldurmamış olanlardan 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre çalışmaya başlayanlar, işverenin bu Kanun hükümlerine göre düzenlediği bir emeklilik sözleşmesiyle emeklilik planına dâhil edilir.” denilmektedir.

Yasal düzenleme gereği, 5 veya üstünde çalışanı olan kamuya ait veya özel işyerlerinde çalışan, 45 yaşın altında olan işçiler ve memurlar, yani tüm bağımlı çalışanlar, kademeli olarak zorunlu bireysel emeklilik sistemine sokulmaktadır.

Özel sektörde:

Çalışan sayısı bin ve üzerinde olan bir işverene bağlı olarak çalışanlar 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren,

Çalışan sayısı iki yüz elli ve üzerinde ancak binden az olan bir işverene bağlı olarak çalışanlar 1 Nisan 2017 tarihinden itibaren,

Çalışan sayısı yüz ve üzerinde ancak iki yüz elliden az olan bir işverene bağlı olarak çalışanlar 1 Temmuz 2017 tarihinden itibaren,

Çalışan sayısı elli ve üzerinde ancak yüzden az olan bir işverene bağlı olarak çalışanlar 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren,

Çalışan sayısı on ve üzerinde ancak elliden az olan bir işverene bağlı olarak çalışanlar 1 Temmuz 2018 tarihinden itibaren,

Çalışan sayısı beş ve üzerinde ancak ondan az olan bir işverene bağlı olarak çalışanlar 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren,

Kamuda ise:

Yerel yönetimler ve KİT’ler hariç tüm kamu kurum ve kuruluşları çalışanları 1 Nisan 2017 tarihinden itibaren,

Yerel yönetimler ve KİT’lerdeki çalışanlar ise 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren

sisteme halihazırda dahil edilmiş veya edileceklerdir.

Çalışanların maaşlarından ne kadar kesinti olacak?

Çalışanın prime esas brüt kazancının (yani çıplak ücrete ilaveten ikramiye ve sair parasal hakların da dahil olduğu giydirilmiş brüt ücretinin) yüzde 3’ü her ay işveren tarafından çalışanın bireysel emeklilik hesabına yatıracak. Buna göre 2017 yılı itibarı ile asgari ücretli bir işçinin ücretinden 53,3.- TL kesinti yapılacak, dolayısıyla bu sene asgari ücrete yapılan 104 TL’lik artışın yarısı, zorunlu bireysel emekliliğe kesilmiş olacak.

Zorunlu BES sözleşmelerine ilişkin temel bilgiler, hesaplanan devlet katkısı tutarı ve ilgili yıl için kalan devlet katkısı limiti e-Devlet üzerinden takip edilebilecek.

Kanunda en geç çalışanın maaş gününü takip eden işgünü katkı payını BES şirketine aktarma yükümlülüğünü yerine getirmeyen işverenlere her bir ihlal için 100.- TL idari para cezası uygulanacağı, ayrıca işverenin yaptığı kesintiyi zamanında BES şirketine aktarmaz veya geç aktarırsa çalışanın birikiminde oluşabilecek parasal kaybı telafi etmek zorunda olacağı düzenlenmekte; ancak bu ihtimallerde herhangi bir devlet garantisinden söz edilmemektedir. Bu da zarara uğrayan işçilerin haklarını almak için işverenlerine karşı dava açmaktan başka çareleri olmayacağı anlamına gelmekte.

Emekçiler devlet katkısından her koşulda yararlanabilecekler mi?

Çalışanlara her ay maaşlarından zorunlu BES için kesilen tutarın yüzde 25’i kadar devlet katkısı yapılacak. Ayrıca sisteme yeni dahil olanlara bir defaya mahsus 1.000.-TL, sistemde en az 10 yıl kalıp; birikimini maaş olarak almak isteyenlere de toplam tutarın yüzde 5’i kadar daha katkı yapılacak.

Ancak bütün bu katkılardan yararlanabilmek sistemde en az 10 yıl kalmak ve ayrıca 56 yaşını doldurmak gerekiyor. Sistemden erken çıkanlara, yüzde 5’lik katkı hiç ödenmeyeceği gibi tek seferlik 1.000.-TL’lik katkının ve yüzde 25’lik devlet katkısının önemli bir kısmı da ödenmeyecek. 3 ila 6 yıl arasında sistemden çıkanlar devlet katkısının yüzde 15’ini, 6 ila 10 yıl arasında çıkanlar yüzde 35’ini, 10 yılı tamamlayanlar yüzde 60’ını alabilecekler.

Öte yandan geçmişte tasarruf bonoları, Devlet Memurları Yardımlaşma Kurumu (MEYAK), Konut Edindirme Yardımı (KEY), Zorunlu Tasarruf Fonu vb. adlar altında uygulamaya geçirilen benzeri tüm zorunlu tasarruf deneyimlerinde fonların sermaye sınıfının çıkarları için kullanıldığına ve emekçilerin birikimlerinin yok edildiğine veya eritildiğine tanık olunduğundan, söz konusu zorunlu BES’te de devlet katkısının vaat edilen şekilde yapılıp yapılmayacağı ayrı bir risk unsuru olarak emekçilerin karşısında durmaktadır.

Zorunlu BES’e katılmamak veya sonradan sistemden çıkmak mümkün mü?

4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu’na 6740 sayılı Yasa ile eklenen Ek Madde 2’nin üçüncü fıkrası uyarınca, çalışan emeklilik planına dâhil olduğunun işveren tarafından kendisine bildirildiği tarihi takip eden iki ay içinde sözleşmeden cayabilir. Cayma hâlinde, ödenen katkı payları, varsa hesabında bulunan yatırım gelirleri ile birlikte on iş günü içinde çalışana iade edilir.

Çalışanın 2 aylık sürenin ardından da cayma hakkını kullanması mümkün olmakla birlikte, bu durumda BES şirketi ile imzalanan sözleşmedeki kesintilere maruz kalınması söz konusu olacağından cayma hakkının 2 aylık süre içerisinde kullanılması önem taşımaktadır.

Emekçilerin zorunlu BES’e tepkileri hükümet ve sermaye çevrelerini huzursuz ediyor

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in beyanatlarına bakılırsa, zorunlu BES ile bir yandan sosyal güvenlik sistemini kademeli biçimde özelleştirerek tasfiye etmeyi, diğer yandan da emekçilerin maaşlarından zorla yapılacak kesintilerle sermaye sınıfının finansman açıklarını gidermeyi, böylece bir taşla iki kuş vurmayı amaçlayan hükümet cephesinde işler umulduğu gibi gitmiyor. Şimşek, 12 Haziran tarihinde basına verdiği demeçte siteme katılımın “öngöremedikleri kadar kötü” gittiğini, zira BES’e otomatik katılımla dahil edilen 5,6 milyon çalışanın yüzde 52’sinin Haziran ayı itibarı ile sistemden ayrılmış durumda olduğunu, bunun da kendilerini “dizaynı gözdem geçirmek” mecburiyetinde bırakacağını itiraf etti.

İşçi sınıfının sosyal güvenlik haklarına karşı yöneltilen bu yeni saldırının püskürtülerek, zorunlu olsun olmasın BES’e aktarılan tüm kamu kaynaklarının kamu sosyal güvenlik programına aktarılması, emekli aylıklarının iyileştirilmesi, sosyal güvenlik sisteminin tüm yurttaşların yalnızca hayatta kalmalarını değil insanca yaşamalarını sağlayacak şekilde uygulanması için işçi sınıfımızın ve sınıf örgütlerinin yürüttüğü mücadelenin yanında yer almak tüm ilerici, yurtsever, toplumcu hukukçuların görevidir.

print