Amerikalıların when all else fails… (“en olmadı…”) kalıbını ilk kez matematik öğretmenimizden, trigonometri dersinde duymuştuk. Çok karmaşık çözümlemelerde hepimiz apışıp kalınca durmuş, “En olmadı… bütün kotanjant ve tanjantları sinüs ve kosinüs cinsinden yazın” demişti. Söz niye aklımda kaldı, nereye dokundu tam bilemiyorum ama felaket anlarında abc’ye dönmek gerekliliğini matematik dersinde bellemiş olduk.
Bu yazı da biraz matematikle ilgili. Ama tembel bir ilkokul öğrencisinin okullar açılmadan hemen önce doldurduğu bir ödev defteri hafifliğinde, bizi Eylül’e incitmeden bırakacak bazı notlardan oluşuyor, fazlası değil.
İkiz Kuleler olayından itibaren Batı hukuk sistem(ler)inde bir dönüşüm olduğundan sıklıkla dem vuruyoruz. Jakobs’un düşman ceza hukuku kuramının yeniden tedavüle girmesi ve Amerikan pratikleri, Fransa’da olağanüstü hal ilanı, orta yolcu hukuk felsefecilerini dahi hukuk eliyle hukuksuzluk yaratma fenomeninin tartışılması gereği ile burun buruna getirdi. Peki, varsaydığımız bu dönüşümü sistemsel olarak açıklamak, sistemin kendi terimleriyle kavramsallaştırmak, başka bir ifadeyle hukuk fonksiyonunda çözümlemek mümkün müdür?
Sorunun yanıtı olmasa da ideal çözümlemesi için Alman hukuk sosyoloğu ve kuramcısı Niklas Luhmann’a başvurulabilir. Luhmann, modern hukuk sistemini, son derece teknik olarak, büyük ve karmaşık bir sistemin alt birimi olarak ele alır ve bahis konusu karmaşıklığı “indirgemek sizin” modellemeye soyunur. Modeli, ayrıntısında boğulmadan birkaç başlık altında özetlemek mümkündür.
…
Yazının devamını Hukuk Defterleri dergisinin 15. sayısında okuyabilirsiniz.