Hukuk Felsefesi: Salgında Üniversitelerde Ahvalimiz

Girizgaha lüzum yok, sadece özetleyelim. Covid-19 salgını yükseköğretimin fiziksel koşullarını ortadan kaldırdığında ortaya çıkan ilk mesele eğitimin araçlarına erişime ilişkindi. Çünkü bazı üniversite öğrencilerinin bilgisayarı yoktu. Bazılarının telefonlarının kontörü görüntülü bağlantıya yetmiyordu. Hatta evlerine dönmüş olan öğrencilerin bir kısmının sağlıklı internet bağlantısı dahi yoktu. YÖK’ün aklına gelen dahiyane ilk çözüm, zaten erişkin kişiler açısından anlamsız bir uygulama olduğunu söyleyegeldiğimiz devam zorunluluğunu rafa kaldırmak oldu. “İmkânı kısıtlı” öğrencileri “miz” için palyatif çözümler üretildi; ilçe halk kütüphaneleri, MEB müdürlükleri ve üniversite kampüsleri internet erişimi için adres gösterildi. Dersler kaydedilip, öğrencinin fırsatını bulduğunda dinleyebilmesi için bulutlara depolanmaya başlandı. Elbette sadece bu sistemi kullanabilen okullarda… İşin bu kısmı böylece kalmıştı kalmasına ama ilk dönemin ortasına geldiğimizde, karşımıza bu kez ölçme değerlendirme meselesi çıktı ve üniversite, bütün bileşenleriyle tam anlamıyla birbirine girdi. Öğrenciler doğal olarak kameralarını açarak sınava girmek istemediler, zaten bir kısmının bunu yapacak imkânı da yoktu. Fakat kamerasız koşullarda yapılan sınavlarda “haksızlık”lar oluyordu. Kimi hocalar öğrencileri kopya çekmekle suçlayıp sınav sürelerini kısaltma yahut soruları karmaşıklaştırma yoluna gittiler. Kimi öğrenciler kazan kaldırdı. Fakat ilginç olan, bu arada bazı başka öğrencilerin aynı “haksızlık” vurgusuyla arkadaşlarını kopya çekmekle itham etmeleriydi. Ödev yahut proje verilen derslerde ise manzara içler acısıydı. Para ile ödev yaptırma, avukatlara, mimarlık bürolarına başvurma, forumlarda mezunlardan ricacı olmalar aldı yürüdü. Soruşturmalar açıldı, soruşturmaların çoğu “salgında yapmayalım”larla kapandı. İzleyen sömestrlerde bildik sopasına sarılan YÖK, bu kez kameraların açılmasını buyurdu. Yetmez diyerek tüy dikmeye koşan anlı şanlı bir özel üniversitemiz öğrencilerinin evine ayna yolladı. Velhasıl kargaşa bitmedi, sömestrler bitti, sömestrler başladı. Fars berdevam.

***

Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 30. sayısında okuyabilirsiniz.

print