Hukuk ve İnsanlık Onurunu Savunmaya Adanmış Bir Hayat (5.5.2022)

Yaşamını emek ve insana, avukatlığını insan hakları ve özgürlük mücadelesine adamış adeta bir “anıt insan” olarak addedebileceğimiz Halit Çelenk, Fransız ordularının top atışlarıyla işgale başladığı 1922 yılının Antakya’sında dünyaya gelir. İlkokulu Antakya’da Mekteb-i Sultani’de, ortaokul ve liseyi ise Antakya lisesinde bitirir. 1939 yılında Antakya lisesinden mezun olduktan sonra, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrenimine devam eder. Burada Hitler faşizminden kaçıp Türkiye’ye sığınan Newmark, Crosa, SwartzHirchDobresbergerFon Aster gibi önemli bilim insanlarının tedrisatından geçer.

Halit Çelenk üniversitedeyken, daha sonra hayat arkadaşı olacak Şekibe Sayar ile tanışır. Çelenk, Selanikli bir ailenin kızı olan Sayar ile hukuk fakültesi sıralarında nasıl tanıştığını, yollarının nasıl kesiştiğini gazeteci Sultan Özer’le yaptığı röportajda şöyle anlatır:

Üniversite koridorunda (…) camekanlı bir raf var. Öğrenciler kendilerine ait mektupları bu raflardan alıyorlar. Bir gün ben de oraya gitmiştim. Kendime ait mektupları aldım. Tesadüf bu ya, Şekibe de orada mektubunu alıyor. Gitmiş, arkadaşlarına sormuş. ‘Bu çocuk kimdir?’ diye. Bir arkadaşı da ‘O Yugoslav’dır, ismi de Wolf’dur’ demiş. Sonra bir gün yine karşılaştık. Bana ‘Sizin isminiz Wolf mu, yoksa Halit Çelenk mi?’ diye sordu. ‘Ben ‘Türküm, Yugoslav değilim, ismim de Halit Çelenk’tir’ dedim. Bu şekilde tanıdık birbirimizi. Aynı sınıftaydık.” Nitekim Şekibe Sayar ve Halit Çelenk 1943 yılında nişanlanır, ertesi yıl evlenirler. Hayat boyu yaptıkları yoldaşlık ve birbirlerine duydukları büyük aşk, altmış yedi yıl sürer.

Halit Çelenk’in avukatlık hayatı ise, 1948 yılında Samsun’da başlar. Baktığı ilk dava 1949 yılında Ahmet ve Şevket Özparlak ismindeki TKP üyesi olan iki göçmen kardeşe 141-142. maddelerden açılan dava olur. Meslek hayatının ilk “sosyalist” savunmasıdır aynı zamanda bu. Mahkemeden beraat kararı çıkarır. Daha sonra ise, on yıla yakın bir süre Samsun’da ceza avukatlığı yapar.

1960 yılında Ankara’ya yerleşir. 1962 yılında eşi Şekibe Çelenk ile TİP’e üye olur. TİP Ankara il sekreterliği ve genel yönetim kurulu üyeliğinde bulunur. 1965 yılında ise kuruluş çalışmalarında yer aldığı TÖS’ün hukuk danışmanı olur. 1966 yılında TİP Malatya Kongresi sonrasında birçok kişinin ihracı ile sonuçlanan olaylarda partiden ayrılır. İlerici Avukatlar Derneği ve Devrimci Avukatlar Derneği’nin kuruluşuna öncülük eder, yöneticileri arasında yer alır. 1968 yılında Türk Hukuk Kurumu’nun yönetim kurulu üyeliğine seçilir. Yirmi iki yıl kurumun ikinci başkanlığını yapar. 1974’de Niyazi Ağırnaslı ve Eşber Yağmurdereli gibi arkadaşlarıyla Çağdaş Hukukçular Derneği’nin kuruluşunda yer almış, derneğin genel başkanlığı görevini üstlenmiştir.

Baktığı sayısız dava arasında TÖS Davası, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve arkadaşlarının savunulduğu 1.THKO davası, ABD Büyükelçisi Komer’in ODTÜ’de arabasının yakılması olayı davası, 15-16 Haziran Olayları ve bunların ardından açılan DİSK davası, Köy-Koop yöneticileri hakkında açılan dava gibi büyük davaların yanı sıra Bilim ve Sosyalizm Yayınları, Sol Yayınları çatısı altında bilimsel sosyalizmin eserlerini Türkiye’de ilk kez basan ve bu nedenle 142. maddeden yargılanan Muzaffer Erdost ve Süleyman Ege’nin davaları da vardır. Adalet Ağaoğlu, Rasih Nuri İleri, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Metin Demirtaş, Kemal Burkay, Adnan Özyalçıner, Arif Damar, Atilla Aşut, Işık Kansu, Asım Bezirci, Talip Apaydın, Öner Yağcı, Doğan Özgüden, Şiar Yalçın, Cihat Aral, Ayberk Çölok, Aşık İhsani, Melike Demirağ gibi sanatçıların davaları, TİP genel başkanlarından Mehmet Ali Aybar’ın, Mihri Belli’nin davası, TİP yargılaması, Dev Genç, THKP-C, Vahap Erdoğdu ve arkadaşları davası, Çelenk’in baktığı diğer önemli ve tarihi davalardandır.

Bununla birlikte Çelenk, 12 Eylül ve sonrasında Devrimci- Yol, TÖB-DER, Türkiye Birleşik Komünist Partisi TBKP (Nihat Sargın ve arkadaşları davası), TKP, DİSK, TYS, TDKP, Partizan, Kurtuluş gibi davalarda da bulunur. MHP ve bağlı kuruluşlar hakkında açılan davaya da müdahil aileler adına katılır. Aziz Nesin’in öncülüğünü yaptığı Aydınlar Dilekçesi’ni kaleme alanlar arasında yer aldı. Birinci Barış Derneği davasında avukat iken, İkinci Barış Derneği davasında sanık iskemlesine oturur.

1986 yılında İHD’nin kuruluş çalışmalarına katılan Çelenk, daha sonra derneğin onur kurulu başkanlığına seçilir. 1988’de, ABECE dergisinde yazdığı bir yazıdan ötürü komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla Ankara DGM’de yargılanır. 1990’da Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın, 15 Ocak 1991’de Sosyalist Birlik Partisi’nin kurucuları arasında yer alır. 1991’de ise Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı yönetim kurulu üyeliğine getirilir.

Meslek hayatı boyunca haksızlığa uğrayan, ezilen, sömürülen, işkence gören, tutuklanan, yargılanan sanatçıların, parti, sendika ve dernek yöneticilerinin davalarına bakan, inandığı yolda ödeyebileceği bedellere aldırmadan yürüyen Çelenk’in hayatı, hukuku ve insanlık onurunu savunmaya adanmış bir hayattır aynı zamanda. Ne yazık ki, 5 Mayıs 2011’de hayatını kaybeder.

Bugünün Türkiye’sinde o ve onun gibi yılmaz adalet savaşçılarını her geçen gün büyüyen bir özlemle anıyoruz.

print