Hukuk ve Sanat: Cinayetin Adaleti

Her gün aklınızdan bir kere dahi olsa bir gün öleceğinizi geçiriyor musunuz? Peki, ne zaman öleceğinizi bilmek ister miydiniz?

Victor Hugo, 1829 yılında, gerek kararnameleri olsun, gerekse özgürlüklere karşı tutumu olsun, zihinlerde bir çağrışım uyandıracak gerici Kral X. Charles döneminde yazdığı Bir İdam Mahkumunun Son Günü adlı romanında; öleceğinin de ötesinde öldürüleceğini bilen, hatta hangi gün, hangi saat, kim tarafından öldürüleceğini bilen, işlediği cinayet nedeni ile idam cezasına mahkum edilen bir mahkumun hikayesini en çarpıcı şekilde anlatmaya çalışır. Adından da anlaşıldığı üzere, son derece trajik olan bu hikâyeyi anlatma amacının; romanın ilk yayın tarihinden 3 yıl sonra, 1832 baskısında yer alan önsözde, “idam cezasının kaldırılması için doğrudan ya da dolaylı bir savunmadan ibaret” olduğunu ilan eder. Hugo, bu romanı yazarken, idam cezalarının halka açık olarak infaz edildiği, giyotin sehpasının kurulduğu Grève Meydanı’ndan ilham alır. Önsöz, geçen 3 senede romanın okurlarınca nasıl tepki gördüğünden de bahseder; Hugo, eserinin okurlarınca tam anlaşılamadığını, anlaşılsa da hak ettiği etkiyi toplayamadığını düşünmüş olacak ki, başlı başına bir edebi eser olarak değerlendirilebilecek bir manifesto niteliğindeki önsözünde derdini daha açık ve net bir şekilde dile getirir. İdam cezasının saçmalığını ve topluma herhangi bir yarar sağlamadığı gibi toplum üzerinde yarattığı yıkımı bir kez daha önsözde örnekleyerek anlatır. O kadar ki; önsözü romanın kendisinden daha çarpıcıdır.

Bu noktada, uzun uzun olmasa da, Fransız Edebiyatı’nın en ünlü yazarlarından biri olan Victor Hugo’ dan bahsetmek doğru olacaktır. 1802 doğumlu Victor Hugo’nun 83 yıllık hayatı; Fransa’nın, 18. yüzyılın sonuna damga vurmuş 1789 Fransız Devrimi ile başlayan, dünya tarihindeki en çalkantılı ve en mücadeleci yıllarına denk geliyor. Birinci Fransız Cumhuriyeti’ne doğan Hugo, Üçüncü Fransız Cumhuriyeti’nin başlarında, 1885 yılında ölür. 1830 Temmuz Devrimi, 1848 Mart Devrimi ve 1871 Paris Komünü’nü de içine alan bu 83 yıllık hayat Hugo’yu kral yanlısı olarak başladığı başlangıç noktasından, cumhuriyet yanlısı olma noktasına kadar ilerletecektir. Çok kıymetli yazar ve anayasa hukuku profesörü Prof. Dr. Server Tanilli, “Victor Hugo-Bir Dehanın Romanı” isimli eserinde Hugo’nun yaşadığı dönemden etkilenişini şöyle anlatmıştır;

Hugo, işte bu tarihsel ortamda doğmuş, yaşamış ve sanatsal eylemini yapmıştır. Gerçekten, başlarda ‘kralcı’ idi, ama orada kalamazdı, ‘cumhuriyetçi’ ve ‘demokrat’ olacaktır; ‘halk’ın dostluğundan, ‘halkların’ dostluğuna geçecektir. Eylemi ve sanatı, bir tarihten sonra, bu düşüncelerle yoğurulacak ve onların savunuculuğunu üstlenecektir(…)

***

Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 17. sayısında okuyabilirsiniz.

print