Giriş
Bugün, Türk tiyatro tarihine baktığımızda, 1960-1970 döneminin çok ayrı bir yeri ve en verimli dönemlerden biri olduğunu hiç gocunmadan kabul etmek gerekir. Döneme baktığımızda Haldun Taner, Turgut Özakman, Aziz Nesin, Adalet Ağaoğlu, Melih Cevdet Anday, Orhan Asena, Rıfat Ilgaz, Recep Bilginer, Vasıf Öngören, Aydın Engin, Erol Toy, Necati Cumali, Turan Oflazoğlu, Refik Erduran ve Sermet Çağan gibi isimlerin yazar ve (kimilerinin) yönetmen olarak aktif bir şekilde ürettiğini görüyoruz.
Yine bu dönemde epik tiyatro, Türk tiyatrosunu belirgin bir düzeyde etkilemiş, yazarlar geleneksel Türk tiyatrosu ile epik tiyatro kuramını harmanladığı metinler kaleme almış ve bu şekilde sahnelemeler yapmıştır. Epik tiyatronun tam da 60-70 döneminde tiyatroyu (ve daha da geniş anlamıyla sanatı) etkilemesi rastlantısal bir durum değil. Piscator’un politik tiyatro anlayışından etkilenen Brecht’in ortaya koyduğu epik tiyatro anlayışı Almanya’da 1930’lu yıllarda görülmeye başlanmıştır. Aradan otuz yıl geçtikten sonra Türkiye’de yer bulması, 1960’lı yılların politik ortamının bu tarz eserlerin yazılıp sahnelenmesine uygun zemin oluşturmasıdır.
Zira epik tiyatro, insanı toplumsal çelişkiler üzerinde düşünmeye iter. Türkiye siyasi tarihine baktığımızda, bu dönemin sınıflararası çatışmaların yoğun bir biçimde yaşandığı, siyasal iklimin farklı yönden estiği bir dönem olduğunu, dolayısıyla sınıf çelişkilerinin gündemde olduğunu söyleyebiliriz. 27 Mayıs sonrasında yeni bir sol kuşağın alana girmesi, Türkiye sol hareketinin en güçlü dönemlerinden birini geçirmekte olması, aydınların, gençlerin, kadınların, öğrencilerin, işçilerin sol bir siyasal mecraya aktıklarını görmekteyiz. Dolayısıyla toplumsal ve siyasal örgütlenme oranınında oldukça yüksek olduğu bu dönem sanatsal üretimi de etkilemiştir. Böyle bir tabloda, toplumsal sorunlara duyarlı tiyatroların çoğalması Brecht’in “Epik Tiyatro” anlayışından etkilenmeyi de beraberinde getirmiştir.
…
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 14. sayısında okuyabilirsiniz.