Hiçbir şeyin hiçbir şeyle ilgisi yoktur ve her şey her şeyle ilgilidir. Hukuk ve sanat ilişkisi üzerine düşünürken yararlanacağımız tek net ve tutarlı fikir bundan ibarettir. Hem zaten adalet ile uzaktan yakından ilgili olmayan Joker filmini hukuk düşüncesi perspektifinden başka nasıl inceleyebiliriz?
Bir çizgi roman kahramanının baş düşmanı olarak yaratılan Joker’in 2019 yılında Batman’den bağımsız olarak sinemaya uyarlanması, sosyal medyanın aktif kullanıldığı bütün ülkelerde büyük ilgiyle karşılandı. Kendi personasını yaratma telaşındaki izleyiciler filmi beğenenler ve filmi beğenmeyenler olarak ikiye ayrılarak Youtube, Instagram ve arkadaş sohbetlerindeki yerlerini aldı.
Çizgi Romanın Doğuşu
Günümüzde ‘’sanat’’ olarak adlandırmaktan hiç şüphe duymadığımız resim, edebiyat, seramik ve heykel gibi dalların insanlık tarihindeki kökeni hakkında çeşitli varsayımlar mevcutken; çizgi roman, sinema gibi gözlerimiz önünde doğmuştur.
İlk olarak gazetelerde ‘’uzun karikatür’’ şeklinde yer almış; zamanla ‘’comic- cartoon’’ ayrımı oluşarak bağımsız basılı eser hâline gelmiştir. Dünya savaşları ve Soğuk Savaş sonrasında propaganda aracı olarak kullanılsa da zaman içerisinde bağımsızlığını kazanmıştır. Sunduğu görsel şölen ve hayal gücü ürünlerini yansıtmakta sinema kadar maliyetli olmaması; sinemayla yakın ilişkide olmasına kapı aralamıştır.
***
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 22. sayısında okuyabilirsiniz.