Hümanist Ceza Hukuku Anlayışı

Giriş

Dergimizin önceki sayılarında ceza hukuku anlayışları üzerine felsefi ve teorik içerikli iki çalışmamız yayımlandı. Bunlardan ilki “Marksist Hukuk Anlayışına Kısa Bir Bakış” başlığı ile Kasım-Aralık 10. sayısında, ikincisi “Düşman Ceza Hukuku” başlığı ile Ocak- Şubat 11. sayısında yayımlanmıştır. Okuduğunuz bu yazı ise serinin üçüncü çalışmasıdır. Bu çalışmada hümanist ceza hukuku anlayışı ele alınacaktır. Bu başlık altında öteki ceza hukuku anlayışlarından klasik ceza hukuku anlayışı, pozitivist ceza hukuku anlayışı, üçüncü okul ve toplumsal savunmaya kısaca değindikten sonra, ağırlıklı olarak hümanist ceza hukuku anlayışı incelenecektir. Böylece üç makale ile ceza hukukundaki temel yaklaşımları, felsefi açıdan ve teorik olarak, ebetteki bir dergide yer alan makalenin boyutları ile sınırlı olacak biçimde değerlendirmiş olacağız.

Klasik Ceza Hukuku

Ceza sorumluluğunun esasına ilişkin düşünceler tarihsel olarak okul olarak nitelendirilmiş ve klasik ceza hukuku anlayışına ilişkin düşünceler Klasik Okul olarak adlandırılmıştır. On sekizinci yüzyılın ikinci yarısından itibaren Beccaria, Bentham, Voltaire, Montesquieu ve Kant gibi düşünürler, ceza hukuku alanındaki eski görüşleri eleştirerek yeni düşünceler ileri sürmüşlerdir. Buna göre cezanın amacı toplumsal yarar ve mutlak adalet kavramlarına dayandırılmıştır. Klasik ceza hukuku anlayışı irade özgürlüğü varsayımından, yani insanın davranışlarını seçme konusunda özgür olduğu görüşünden hareket eder. Ceza hukukunu kusurlu irade, isnadiyet ve ödetici ceza ilkelerine dayandırır. Suç, hukuk düzeninin bilinçli ve iradi olarak bozulmasıdır. İnsanların iradeleri özgürdür. Bunun sonucu olarak seçebilme yetenekleri vardır. Dolayısıyla kuralları ihlal edip etmemede seçim yapabilirler. Ceza sorumluluğun esası kusurluluktur. Kusur, failin manevi sorumluluğuna, manevi sorumluluk ise irade özgürlüğüne dayanır. İrade özgürlüğü olmayan kişinin manevi sorumluluğu yoktur. Örneğin; akıl hastalarının irade özgürlüğü, dolayısıyla ceza sorumluluğu yoktur. Yaşı küçük olanların irade özgürlüğü sınırlı olduğundan ceza sorumlulukları da sınırlı olur. Klasik ceza hukuku anlayışı birçok ceza kanununun hazırlanmasında etkili olmuş ve ilkeleri ceza kanunlarında yer almış, almaya da devam etmektedir.

Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 12. sayısında okuyabilirsiniz.

print