Dünya üzerinde 7 milyardan fazla kişinin sağlığını eş zamanlı olarak tehdit eden koronavirüs pandemisi, bu 7 milyardan fazla insanın içinde yaşadığı ülkelerin iktisadi yapılarının ve sağlık sistemlerinin de sorgulanmasını beraberinde getirdi. Bu açıdan yaşanan salgın emperyalist kapitalist sistemin yüzüne tutulmuş bir ayna olmuştur.
Bu bahsettiğimiz olgunun birden fazla yönü olduğunu öncelikle belirtmek gerekmektedir.
Birincisi, salgın dünya üzerinde kapitalizmin genişleme ve göstermelik refah döneminde değil, daralma ve kriz döneminde yaşanmaktadır.
İkincisi, 1980’ler itibariyle kapitalist ülkelerde geçilen neo-liberal ekonomi modeli ve bunun gerek üstyapı kurumlarında gerekse toplumsal yaşamda ortaya çıkan yansımaları, bugün koronavirüs salgınının sonuçlarının derin bir şekilde ortaya çıkmasındaki temel faktörlerden bir tanesidir.
Üçüncüsü, neo-liberalizme ve küreselleşmeciliğe alternatif olarak gösterilen, korumacı ve ulusal çıkarlara öncelik verdiği söylenen kapitalist politik yönelim de salgına karşı çaresiz ve hatta vurdumduymazdır.
Dördüncüsü, tüm bunlarla birlikte kapitalist ülkelerdeki sağlık sistemlerinin koronavirüs salgını karşısında yaptıklarının ya da yapacaklarının sınırları olduğunun; piyasa tanrısına ve uluslararası tekellerin pazar paylaşımına bağlı hâle gelen insan sağlığının salgın vesilesiyle bir kere daha kâr nesnesi olarak görüldüğünün ortaya çıktığını ifade etmek doğru bir yaklaşımdır.
Beşincisi, kapitalizmin sermaye ve kâr odaklı sağlık sistemlerinin tartışmasız en büyük alternatifi sosyalist sağlık sistemleridir. Bugün en fazla Küba’daki sağlık sisteminde cisimleşen bu sistem koronavirüs salgınından da kendi ölçeğinde başarıyla çıkacaktır. Ancak sosyalizm salgın nedeniyle yapılabilenlerin çok ötesidir ve Küba bunu yıllardır düşük anne ve bebek ölümleriyle, farklı kanserlere karşı mücadele yöntemleriyle, sağlık sisteminin tedavi edici hizmetler yerine koruyucu yanının öne çıkmasıyla ve dünya üzerinde sağlık alanındaki en ileri nokta olmasıyla ortaya koymaktadır. Sovyetler Birliği’ndeki sosyalist sağlık sistemi de insan sağlığının ulaştığı en ileri mevziyi temsil etmekteydi. Eğer ki bugün Sovyetler Birliği hâlâ ayakta olsaydı emin olun koronavirüs insanlığın başına bu kadar kolay bela olamazdı.
Korunma mı, tedavi mi?
Sağlık sistemlerini sınıflandırmak için birden fazla yöntem kullanılabiliyor. Ancak biz bu yazıda iki yöntemi ele alarak yol almaya çalışacağız.
***
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 24-25. sayısında okuyabilirsiniz.