Bu yazıda adliyelerde yaşadığım bir hadiseden değil, yaptığım bir kahvaltıdan bahsedeceğim sizlere. Yani size bir nevi özel hayatımla ilgili olacak yazı.Hem “avukatlığın mutfağı” bir yere kadar, bir kez de evin mutfağını açalım.
Özellikle meslektaşlarımın malumu olduğu üzere, bizler gerek işin, gerek müvekkillerimizin bizlere bahşettiği stres ve gerilim sonucu ve her insan doğasından da bekleneceği üzere, hafta sonlarını iple çekeriz. Tabii büyük şehirde yaşayan insanın hafta sonu çıkıp bir yerlere gitme ve stres atma ihtimali zayıftır. Ya kalabalıktan bunalırsınız ya da kahvaltıya/ yemeğe vs. etkinliğe harcadığınız masraf, stresinizin daha da artmasına yol açar.
Ben de hafta sonunu evde geçirip her normal insan gibi bir tost yapayım da, en azından “yerli ve milli” bir şekilde güne başlayayım dedim. Yaparken de nevi şahsına münhasır bir şey olmasını istiyorum. Son dönemlerde tostçu furyası da malum.
Tabii “tost nasıl yapılır” diye internette aratmadım; ama ilginç bir tost çıksın da istiyorum ortaya. Youtube sitesine “tost” yazınca karşıma tost yapma videoları çıktı. Onlardan birinde, tostu yapan kişi epey tanıdık geldi: Barolar Birliği Başkanımız.
Hiç tereddüt etmeden ve tost makinesinin başında ne işi var diye de sormadan, yani bu durumu kanıksayarak tıkladım videoya. Herhalde özellikli bir şey çıkacak ortaya diyorum; sonuçta başkanımız, paylaşımlarından da bildiğimiz üzere esnafa vakıf biri; vardır bu konuda da bildiği ilginç şeyler.
Kaşarlı tost yapıyor başkan, sonra sucuk da koyuyor. Videoyu çeken mekân sahibi ile laflıyor. “Tost nasıl yapılır”konusunu bizlere görsel şekilde anlatmaya çalışan başkan, tostta bir püf noktasından bahsetmeden geçemiyor: “Tosta beyaz peynir koyulmaz, kaşar peyniri koyulur”. Bu beni bir yaşıma daha getiren mühim bilgi ile donatılmış şekilde videoyu izlemeye devam ediyorum. Esas vurucu cümle geliyor peşine: “Malzeme erken biterse şöhretin çabuk artar”. Tabii bu sözü başkanlığı için bir metafor olarak yorumlamıyor, bir esnaf kuralı olduğunu düşünüyorum. Yukarıda da söylediğim üzere, sonuçta başkanımız Anadolu’yu diyar diyar gezdiği, esnafı da sürekli ziyaret ettiği için bu gibi ipuçlarına vakıf olabilir.
Tost videosunu bir ara durdurup Avukatlık Kanunu’mu açıyorum. Görevleri arasında, “Meslek onuru ve bağımsızlığı ile ilgili işlerde kanunlar ve meslek kurallarının gereğini her türlü organlara karşı savunmak ve bu konuda doğrudan doğruya veya dolayısıyla kendisini göreve zorlayan hususları yapmak” bulunuyor başkanımızın. Videoya devam ediyorum. Tam da bu kanunu düşünürken, “valla herkese hizmet etme imkânımız keşke olsa” diye bir cümle de kuruyor başkan. “Barolar Birliği Başkanı olarak esnafa tost yapacak raddeye gelmişsin başka, daha ne hizmeti edesin” diye de düşünüyorum bir yandan.
Tahliye edildikten sonra, değişen mahkeme heyeti tarafından tekrar tutuklanan, tutuklandıktan sonra da ayrı kentlerde tutulan meslektaşlarımızın bu hukuksuzluklara karşı açlık grevine başladıkları malum, ünlü bir Türk “büyüğünün” söylediği gibi: Zamanlama manidar. Yani açlık grevi yapan avukatlara karşılık Barolar Birliği Başkanımız tost yapıyor. Her ülkenin bizimki gibi git gide “şaşırtmayan” bir Barolar Birliği Başkanı olsa keşke.
Video bitiyor, yapılan kaşarlı ve sucuklu bir tost, o kadar. Burada da bir şaşırtmama hali.
Aklıma başkanın daha önce halkına seslendiği “aynı gemideyiz, aynı gemideyiz, aynı gemideyiz” videosu geliyor. Gemiler de bölüm bölüm tabii, her yeri aynı değil, takılmıyorum.
Sonuç: Tost yiyemiyorum; başkan tost yapma işini zirvede bırakmış, ne haddime. Yiyenlere afiyet olsun.