Suç tarihi 2009-2010 yıllarına dayanan ve müdafi olarak görev yaptığım dosyada iddianamemiz 2013 yılında hazırlandı ve her örnek vatandaş ve sanık gibi müvekkilimiz ilk celse ifadesini verdi. Diğer sanıkların ifadeleri de 2014 yılının sonunda tamamlandı. Bir sonraki celseyi en az iki mevsim öteye atan mahkeme için gayet makul bir süreydi bu. Zaten bilirkişi incelemesini gerektirir bir durum da yoktu ve birkaç tanık beyanından sonra, işlemediğimiz de anlaşılan bir suçtan dolayı beraat kararımızı alacaktık.
Sanık ifadelerinden sonra tanık ifadelerine geçildi ve daha sonra 4-5 celse bir sayfalık, en fazla iki sayfalık duruşma zabıtları ile ofislerimize döndük. Zabıtlar da genelde şu şekildeydi: “Şunlar geldi, şunların gelmediği, bir kısım sanıklar ve müdafilerinin mazeret dilekçesi gönderdiği anlaşıldı, bu arada tanık A’nın da gelmediği anlaşıldı, tanığın neden gelmediği düşünüldü, tanık bize neden bunu yaptı” vs.
Eksiklikler 2016’ya kadar giderildikten sonra, dosya esas hakkında mütalaa için İddia Makamına tevdi edildi. Ancak dosyada savcı değiştiğinden, yeni savcı celsede “dosyaya ilk kez çıktığımızdan bize süre verilsin” dedi, bir celse daha ötelendi.
Sonra savcı mütalaasını hazırladı, sanık müdafileri olan bizler ve sanıklar süre istedik (zapta bakıyorum, ben süre istememiş, savunmamı yapmışım, atlı koşturuyor demek ki).
Süre verildikten sonraki ilk celsede herkes esas hakkında savunmasını yaptı, Mahkeme kararını duruşma salonunun dışında beklemeye koyulduk. Meslektaşlarım bilir, hâkimler için müzakere odası vardır, o nedenle aslında Mahkeme karar için ara verdiğinde tarafların salonda kalması, hâkimlerin müzakere odasına geçmesi beklenir. Ancak hâkimler müzakere odasını sigara içmek için kullandıklarından ve kararlar “dumanlı” olmasın diye veya sair nedenlerden müzakere odasına geçmez, salonda kalır, biz çıkarız dışarıya.
Kararı beklerken Heyet, dosya kapsamı ve kıdemsiz olan üyenin hazır bulunmaması nedeniyle dosyayı incelemeye aldığını, bir sonraki celse karar vereceğini açıkladı (ben de telefonunun başında kararı dört gözle bekleyen müvekkilime “merak etmeyin, Heyet’te eksiklik olduğundan bir sonraki celse kararı açıklayacaklar” dedim).
O bir sonraki celseye geldiğimizde, Mahkeme Başkanı’nın rahatsızlandığını, duruşmaya katılamayacağını öğrendik. O nedenle karar için bir celse daha bekledik; neyse ki kısa gün verildi (ben de müvekkilime “merak etmeyin, Başkan hasta olduğundan bir sonraki celse kararı açıklayacaklar” dedim).
O sonraki celsede bu kez kıdemli üye rahatsız olduğundan “dosyanın yeniden incelemeye alınmasına” karar verildi; neyse ki yine kısa gün verildi (ben de müvekkilime “merak etmeyin, Heyet’e celse öncesi mübaşir ve kâtip de dahil iğne vuracaklar, bir sonraki celse karar açıklanır” dedim).
O sonraki celse neyse ki Mahkeme Heyeti yerini almıştı, celsenin başında da Başkan “biz dosyayı inceledik” dedi. Biz müdafilerin rahatlığı sonrası ise, “yalnız bir eksiklik var, bazı sanıklara ek savunma hakkı vermemiz lazım” dedi. O sanıklar için süre verildi (ben de müvekkilime “merak etmeyin, o eksiklik giderilince Heyet kararı verecek” dedim).
Bazı sanıklar ek savunmalarını yaptı, bazıları mazeretli, bazıları mazeretsiz olarak savunma yapmadı; o şekilde üç celse daha görüldü.
Üç celse sonrasında eksiklikler tamamlanmıştı ve Mahkemenin karar vermemesi için hiçbir neden yoktu.
Celsede karar beklerken, Heyet’in komple değiştiğini öğrendik. Yeni Heyet de dosyaya ilk kez çıktığından, karar vermek için dosyayı incelemeye aldı (ben de müvekkilime “merak etmeyin, eksiklikler de giderildi zaten, yeni Heyet dosyayı inceler, kararını verir” dedim).
Karar beklediğimiz celsede savcı yine değiştiğinden, Mahkeme önceki mütalaayı tekrarlayıp tekrarlamadığı veya yeni mütalaa hazırlayıp hazırlamayacağı konusunda savcıya süre verdi ve bir celse daha atıldı (itiraf edeyim, bu kez müvekkilime pek bir şey söyleyemedim).
2019 yılı bitmek üzere. Geçen hafta yeni savcı yeni mütalaasını hazırladı, başkan yine değişti. Hâlâ karar bekliyoruz, peygamber sabırlı müvekkilim de telefonumu artık “eee Hüsnü Bey, bu kez ne oldu?” diye açıyor.
En son kendisine; ümitli olduğumu, 2021’i görmeden kararın verilebileceğini söyledim. Telefonumu kapattım, gözüm mahkeme kalemlerine geçilen kapıdaki afişe çarptı. Afişte aynen şöyle yazıyordu:
“Yargıda hedef süre uygulaması ile soruşturma ve davanızın ne zaman sonuçlanacağını bileceksiniz”.
Bilemedim, umarım önümüzdeki paketlerde veya yüzyılda bilirim.