Mizah: Kadük

Son dönem gelen işler tekdüze. Ya biri uyuşturucu ile yakalanmış, maddeyi kendisi için temin ettiğini açıklamaya çalışıyor ya da boşanmak üzere olan çift birbirine hakaret ediyor, birbirlerinin Instagram hesaplarına filan izinsiz giriyor.

Yalnız geçende e-posta ile bana ulaşan bir kişi, tekdüzeliği sona erdirdi. Şahıs; çok önemli bir dosyası olduğunu, dosyasının Yargıtay’da olduğunu ve dosyanın 2011’den bu tarafa devam ettiğini, artık bir şeyler yapılması gerektiği söyledi. Bana nasıl ve neden ulaştığını, neredeyse on bir yılı devirmiş dosyada artık bir şeyler yapacak kişinin neden ben olduğumu ve artık yapılması gereken o şeyin ne olduğunu sormadım, soramadım. Hatta suçu dahi söylemedi adam, “gelince anlatırım, yüz yüze konuşalım” gibi esrarengiz bir ifade takındı, ben de kendisini ofise davet ettim.

Böyle esrarengiz konuşunca, muhtemelen faili meçhul bir cinayet veya uluslararası boyutu olan bir dosya geldi aklıma. Hâlbuki öyle değilmiş; dosya bildiğiniz, Anadolu’nun ücra bir yerinde konuşlanmış bir belediyenin açtığı ihaleye fesat karıştırma iddiası ile ilgiliymiş. Esrarengizlik, adamın kendisiyle alakalı. Ofiste çay isterken bile olaya esrar kattı çünkü adam. Dosya da klasik, uzamış bir dosya; Yargıtay’a gitmiş gelmiş, önce mahkumiyet almış şahıs, sonra kanun değişmiş, daha az ceza alsın diye Yargıtay bozmuş, yerel mahkeme kırmamış Yargıtay’ı, cezayı azaltmış, sonra Yargıtay bu kez ayrıntılı bilirkişi raporu alınsın denmiş, yerel mahkeme raporu almış, son verdiği cezayı tekrarlamış vs…

Bir dönem ihaleye fesat dosyalarına baktığım için, kanun maddesini açarak hangi bentten ceza verildiğini ve o bendin hangi durumlarda vuku bulabileceğini beyefendiye açıklayayım dedim. Açtım kanunu, Türk Ceza Kanunu’nun 235. maddesine bakacağım. Çok ilginç, o sayfa yok, sayfa numaralarında eksiklik var, yani kanun yazıcı arkadaş bilerek o maddeyi yazmamış değil, yazmış, basacak ağabey/abla basmamış. Öndeki ve arka sayfalara baktım, başka yere monte edilmiş bir TCK m.235 ve 236 da yok. Acaba kanun doğru da, yani o suçlar artık suç olmaktan çıktı da, sayfa numaraları mı yanlış yazılmış diye de baktım; mevzuat.gov.tr adresine girdim, ihaleye fesat karıştırma suçları halen yürürlükte. Mülga olsa haberimiz olur da, yine de bakayım dedim.

Toplantı sırasında açtığım, toplantı odası kanunumuzun baskı yılı 2020. 2021’de çıkarmadı yayınevi henüz, herhalde “yeni paketler geleceği söylendi, o paketler gelsin, öyle çıkaralım, iki iş olmasın” dediler. O nedenle 2020’den sonra kanunlarda yapılan değişiklikleri elimle işliyorum.

Zaten ofiste o kadar cep kanunu var ki, kitaplığın bir kısmını eski cep kanunlarım oluşturuyor. Kanunlarım orada arzıendam ediyor, aralarında konuşup, kendi dönemlerinden bahsediyorlar. “Bizim zamanımızda sulh ceza hakimlikleri yoktu” diyor biri, diğeri “ohoo siz yeni sayılırsınız, bizim zamanımızda zina bile suçtu” diyor. Herkes kendi anısını anlatıyor, yanlarından geçerken kulak misafiri oluyoruz arada. Ancak o kanunların şu an hiçbir kıymeti harbiyesi yok, birini fırlatsam ekonomi vs. aynı kalır, o derece.

Yalnız iki yıla yakın dönemde o eksik sayfalı kanunu avukatı stajyeri kullanıp da, hiçbirimizin o sayfa eksikliğine denk gelmemesi enteresan.

Görev bilinciyle yayınevini aradım, durumu anlattım. “Beyefendi çok haklısınız (zaten niye haksız olayım ki), maalesef bir baskımızda o şekilde hatalar oldu, azımsanmayacak miktarda eksik sayfalı çıktı kanunlar. Ancak kimse de aramadı bizi bu konuda, ilk siz aradınız” dedi adam. Adamda mahcubiyetle karışık bir pişkinlik de var gibi geldi bana. Herhalde eksik sayfaları fark edince yetkiliye danışıldı o dönem, yetkili de “zaten bu aralar ihaleye fesat karıştırma suçlarından soruşturma olmuyor, seneye düzeltiriz” diye düşündü, kaldı öyle. Bir ben aramış oldum ilgilileri. O da esrarengiz adam sayesinde.

Sonra baktım haberlere, ufak bir araştırmaya giriştim; “usulsüzlük” kelimeleri muhalif sitelerde bolca geçiyor, ancak ihaleye fesat karıştırma suçundan soruşturma, gözaltı vs. ona ilişkin hiçbir şey yok. Kadük olmuş bildiğiniz suç, dolayısıyla sayfa da.

Eskiden belediye başkanları yargılanır, ihaleye katılacak şahıslar tutuklanır, hatta bu şahıslar özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde örgüt dosyalarında kovuşturulurdu, deyim yerinde ise “baba dosyalardı” bunlar; şimdi ise kanunda sayfa eksik, kimsenin haberi yok. Bırakın ihaleye fesadı; Fethullahçılığı bariz belediye başkanlarını bile yargılamıyorlar, onları istifa ettirip (görevden aflarını istetip) doğaya ve Twitter’a salıyorlar. Bakın ne güzel usul ekonomisi, yargılama olmazsa devlete yük de azalır.

Hamdolsun ihaleye fesat karıştırma suçu, hatta yeri geliyor suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme, üye olma suçları artık işlenmiyor. Bu yazıyı da güzel bir haberle bitirmiş olduk böylece.

2022 yılının fesatsız, suçsuz, gürültüsüz, az sayfalı, mis gibi geçmesi dileğiyle…

print