Bir belediyemizin şikayetçi, şahsımın da sanık müdafii olarak yer aldığı bir ceza dosyasında karara yaklaşırken belediye ile uzlaşıldı, buna göre belediye şikâyetinden vazgeçecekti, ben de son celsede aramızdaki protokolü sunarak ve temsil ettiğim şahsın zaten suç kastının da olmadığını vs. anlatarak beraat talep edeceğim. Hava ve zemin beraate elverişli.
Duruşma öncesinde salon kapısının hemen yanına asılan ve birkaç sayfadan oluşan duruşma listesine bakıyorum; üst sütunlarda “işi biten duruşmaları” gösteren tükenmez kalem çizgileri, bazı sütunlarda “buradayım/bekle” anlamına gelen “B” veya “β” şeklinde tükenmez kalem dokundurmaları, “Ben gelene kadar beklensin” anlamında, isimlerinin altına telefon numaralarını yazan meslektaşlar… “İşte annenizin numarasını öyle aldım çocuklar” benzeri sonuçlara gebe özel hayat ifşası…
Listede duruşma saati, dosya numarası, sanık ismi, hatta mahkeme adı kontrolleri yapıyorum; mahkeme doğru, ancak bugün (yani olayın geçtiği gün) benim duruşmam görünmüyor. Son celse zaptına bakıyorum, bugünü gösteriyor. Bugüne bakıyorum; evet bugün, bugün.
Mahkeme kalemine giriyorum. “Merhabalar, kolay gelsin. Dosya numarası şu, sanık bilmem kim müdafiiyim, bugün duruşma vardı, ama listede görünmüyor”. “Hemen bakıyorum avukat bey (15 saniye sessizlik). E dosya iki gün önce karara çıkmış avukat bey, HAGB (hükmün açıklanmasının geri bırakılması) verilmiş”. “Bir dakika nasıl olur, duruşması bugün”. “Hemen bakıyorum avukat bey (10 saniye sessizlik). Evet, duruşma zaptına göre bugün ama, sistemde celse günü olarak 30 Ocak işlenmiş (olayın geçtiği günden iki gün önce). Duruşma açılmış, hâkim HAGB vermiş, sıkıntı yok yani avukat bey”…
…
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 12. sayısında okuyabilirsiniz.