Adalete erişim zor. Dava masraflarının yüksekliği ve uzun yargılama süreci bir yana, hukuki içerikleri anlamak da adalete erişmenin önündeki engellerden bir diğeri. Hukuk, herkesin anlayamayacağı kadar karmaşık. Peki böyle olmak zorunda mı? Adalet sisteminin saygınlığı, karmaşıklığından değil, toplumun her bireyi için eşit derecede ulaşılabilir, anlaşılabilir, şeffaf, tarafsız, bağımsız ve adil olmasından kaynaklanır1. Bu hedefe ulaşmada yapay zekâ insanlığa yardımcı olabilir, bu yazıda yer vereceğimiz bazı koşulların sağlanması kaydıyla.
Yapay zekâ, Prof. Dr. Cem Say’ın tanımı ile doğal sistemlerin her türlü bilişsel etkinliğinin, yapay sistemlerce daha yüksek başarıyla yapılabilmesi için inceleme ve çalışmalar yapan bir bilim dalıdır2. Bugün kullanımı yaygınlaşan yapay zekâ teknolojilerinden kastedilen, temelinde verileri kullanarak öğrenen ve tahminler yapabilen sistemlerdir3. Bu anlamda yapay zekâ çalışmaları; makine öğrenmesi (veri madenciliği, büyük veri ve profil çıkarma dahil olmak üzere), derin öğrenme, yapay sinir ağları gibi sistemleri içeren genel bir kavram olarak da düşünülebilir4. Dünyanın ilk bilgisayar programcılarından kabul edilen Ada Lovelace, Oxford Üniversitesi Kütüphanesi’nde yer alan el yazması mektuplarından birinde, makinelerin bir gün insan gibi düşünmek hariç, insanların yapabildiği her şeyi yapabileceklerini yazmıştır5. Bugüne kadar haklı çıkan Ada’nın bu öngörüsü, insan gibi düşünen makineler, süper zekanın6 ortaya çıkması ve/veya teknolojik tekillik7 hedefleri ile sürdürülen bazı bilimsel ve teknolojik çalışmalar ile belki de bir süre sonra geçerliliğini yitirecektir.