Bülent Tanör ve Mümtaz Soysal Anayasa Hukuku literatüründe büyük yer edinmiş çok değerli hocalarımız, yazdıkları hala güncelliğini korumaktadır. Anayasa hukukuna ve anayasalara yaklaşımları günümüzde hala bize yol gösteriyor ve maalesef hala gerçekleşmesi gereken idealler olarak bu alanla ilgilenenlerin ulaşmaya çalıştıkları hedefler olarak doktrinde yer ediniyor. İşte bu yazının altında yatan amaç hem hocalarımızın yazdıklarını ve düşüncelerini bir nebze olsun hatırlamak hem de bu düşünceleri yorumlayarak, söz konusu düşüncelerin kuvvetini, güncelliğini ve ilericiliğini dilimiz döndüğünce ortaya koymak. Şüphesiz ki onları anmanın en güzel yolu, seslerini bir kere daha düşünceleri vasıtasıyla duyurmak olacaktır. Yazımızda öncelikle Tanör ve Soysal hocanın anayasa anlayışları anayasaların dinamikleri, geçmişten günümüze anayasal sürecin yönü, anayasal gelişmelerimizin amacı şeklinde üç aşamadan anlatılacak, sonrasında ise bu iki akademisyenin anayasa anlayışı üzerinden kısa bir değerlendirme yapılacaktır.
Mümtaz Soysal anayasal gelişmelerimizin itici gücünü askeri ve siyasi bürokrasinin oluşturduğu bürokratik intelligentsia olarak görmektedir.1 Anayasal gelişmelerinde derebeylik kalıntıları, eşraf, yeni burjuvazinin bu kesimle karşı karşıya gelmesi ve çatışması olarak tanımlamaktadır.2 Bu doğrultuda aslında anayasalarımızın oluşmasında gerekli olan ve genellikle iktidarları sınırlamak ve bu gücün kaynağını belirlemek; böylece asgari güvence sağlama ihtiyacıyla hukuk düzeninde yeni kurallar ortaya koyma iradesini gösteren itici güç halk kitleleri değil aksine özellikle Jön Türkler ile başlayan belirli bir eğitim düzeyine sahip, devlet yönetimine yakın, halktan gelen ancak yetişmiş elit kesimdir. Bu açıdan bakıldığında, Mümtaz Soysal anayasal gelişmelerimizi yukarıdan aşağıya doğru bir hareket seyrettiğini savunmaktadır. Anayasal gelişmelerimiz büyük halk kitlelerinin talepleri sonucu değil, toplum içerisinde eğitimli bir kesimin dünyadaki gelişmeler ve ülkenin ihtiyaçlarını göz önüne alarak giriştikleri mücadelelerin sonucudur. Mümtaz Soysal’a göre anayasal gelişmelerimiz ne tamamen süreklilik içerisinde gelişmekte ne de katı bir şekilde sonlanıp yeni bir devir şeklinde devam etmektedir. Bu doğrultuda anayasal gelişmelerimiz kesintili bir seyir izlemekte ancak anayasal gelişmelerimiz devamlı bir kazanım yaratmaktadır.
***
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 28. sayısında okuyabilirsiniz.