Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Plan Bütçe Komisyonu dahil yaklaşık 2 ay süren bütçe görüşmeleri sıcak siyaseti takip eden insanların merakla izlediği tartışmaların eşliğinde sonlandı. Bütçe Hakkı, tarihsel arka planında Magna Charta’ya kadar götürülen ve demokrasilerin tarihi oluşum ve gelişim sürecinde, ulusların egemenliklerini, kamu gider ve gelirleri üzerindeki yetkilerini parlamentonun kullanımına devretmesiyle sistemleşmiş ve mali bir müessese olarak Anayasalarla düzenlenmiştir. Bu tariflemeye karşı olarak, Haziran 2018 seçimleri sonrası ortaya çıkan Cumhurbaşkanlığı Hükümeti Sistemi,bakanları bir müsteşara; demokrasiyi dur-kalk yönetimine çevirirken, hesap verebilirliği de bekle- unut mantığına sevketmiştir. Yeni sistemde, TBMM’nin Anayasa’da yer alan Bakanlar Kurulu’nu denetleme yetkisi çıkarılmış ve demokratik denetim, dahası siyasi hesap verilebilirlik ilkesi tamamen Cumhurbaşkanının inisiyatifine bırakılmıştır. Hâl böyleyken, Türkiye’nin demokratik düzendeki yeri hızla gerilemiş ve uluslararası yayınlarda otokratik ülkeler arasında yerini bulmaya başlamıştır. Bu konuya ilişkin son örnek ise İngiltere’nin Guardian gazetesinde yayınlananOtokratlar Listesi haberidir. Gazetede yer alan “2018: Otokratlar Yılı” başlıklı haber dünyadaki örnekleriyle detaylandırılırken, Türkiyede kendisine burada yer bulmuştur.1
Türkiye demokrasisi dünyadaki örneklerinden hızla uzaklaşıp otokratik rejimler arasında yer bulurken, özellikle yönetsel anlamda da ciddi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Seçim atmosferinden çıkıp, yeni bir seçime doğru giden Türkiye’de demokrasinin bir dizi muhafazakâr seçkincinin kontrolünde ters yüz edilen norm ve değerleri, birçok sistemde kendini gösterdiği gibi, konumuz ölçeğinde yerel yönetimlerde de sorun odağı yine aynı kapıya çıkmaktadır: Hesapverme.
***
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 17. sayısından okuyabilirsiniz.