SEGBİS vs. Habeas Corpus

Habeas Corpus

Haksız yere suçlandığınız zaman en çok neye ihtiyaç duyarsınız? İşlemediğiniz veya kendinizce nedenlerle işlemek durumunda kaldığınız bir suçtan dolayı yargılandığınızda en çok ne yapmak istersiniz? Sanırım böyle bir durumda insanın en çok ihtiyaç duyduğu şey derdini/meramını anlatabilmektir. Ceza yargılamasında “meramını anlatabilmek ilkesi” olarak adlandırılan bu ihtiyaç yargılamanın en temel ilkelerinden birisidir. Bu ilke; suçlama ile karşı karşıya kalan kişinin, kendisi hakkında karar verecek kişinin/heyetin önüne çıkıp, doğrudan karar makamına yönelik olarak kendisini, savunmasını anlatabilmesi, eğer suçlu ise ancak bundan sonra cezaya çarptırılmasının gereğini ifade eder.

Ceza yargılamasının konumuzla ilgili diğer temel ilkeleri ise “sözlülük” ve “yüze karşılık” ilkeleridir. Yargılama sözlü olarak ve tarafların yüzüne karşı yapılır. Duruşmada ortaya konulmayan ve taraflarca tartışılmayan hiçbir delil hükme esas alınamaz (CMK 217/1).

Suçlanan kişinin hakkında karar verecek merci önünde bizzat hazır bulunmasına ilişkin ilk yasal düzenleme 1679 tarihli Habeas Corpus Act’dr. Bu düzenlemede; özgürlüğü kısıtlayıcı işleme karşı yargıç denetimi getirilmiş, tutuklamanın ancak yargıç kararı ile olacağı kabul edilmiş ve özgürlüğü kısıtlanan kişinin kısa sürede yargıç önüne çıkarılması zorunlu hale getirilmiştir.

Habeas Corpus kelimesinin Türkçesi konusunda pek çok çeviri bulmak mümkün. Esasen bunların hiçbiri kelimeyi tam anlamı ile karşılamıyor. Söz konusu ilke iki taraflı bir hakkı temsil ediyor. Bu ilke hem sanığın hakkında karar verecek yargı makamının önüne çıkmayı isteme hakkını hem de yargı makamının, suçlanan kişinin huzuruna çıkarılmasını kişiyi tutan idari makamdan isteme emrini içermektedir. Kanımca bu kelimenin karşılığı “bizzat (vücuduyla) hazır olmayı/olmasını istemek” olarak kullanılabilir. İnsanlık, kişinin sorgusuz sualsiz hapsedilmesine, hücrelerde unutulmasına ve ölüme terk edilmesine karşı yaptığı uzun mücadelelerden sonra bu hakkın tanınmasını sağladı.

Bizim ceza yargılama sistemimiz de bu ilkeyi esas alır. CMK’nın 193. maddesi uyarınca; kural olarak “hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılamaz”. Sanığın savunmasını, hakkında karar verecek merciinin önünde bizzat yapması bir haktır. Sanık bu hakkından vazgeçerek, savunmasını başka bir merciinin önünde (istinabe olunan mahkeme) yapabileceği gibi, duruşma salonunda bizzat hazır bulunmak yerine sesinin ve görüntüsünün duruşma salonuna aktarılması suretiyle yapılmasını da isteyebilir.

Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 11. sayısında okuyabilirsiniz.

print