Sovyetler Birliğinde Bilim ve Üniversiteler

Ekim Devriminin ardından Bolşevikler iktidara geldiğinde eski çarlık Rusyasından kalan 12 üniversite vardı ve bunların sadece beşi Sovyet Rusya sınırları içindeydi. 1917’de nüfusu Rusya imparatorluğu nüfusuna yakın olan ABD’deki üniversite mezunlarının sayısı Rusya’ya göre 200 kat daha fazlaydı. Aristokratik ayrıcalıkların koruyucusu olan çarlık rejimi üniversitelere giriş kapısı olan gimnazyumlara (liselere) işçi, köylü ve “aşçı kadınların çocuklarının” istisnai hâller dışında girmemesini ilke bellemişti. Bolşevikler ise temel ve yüksek eğitimin ve bilimsel çalışmanın kapılarını emekçi çocuklarına ardına dek açtılar. Ekim devriminin ardından her iki cinsiyetten ve her milliyetten bütün çocuklar için ücretsiz, anadilde, karma ve laik eğitim ilkesi benimsendi. Aynı zamanda bütün köylü ve işçi çocuklarına üniversite eğitimi için olanak yaratıldı. Lenin hükümetinin 2 Ağustos 1918 tarihli bir kararında yüksek öğretim kurumlarına girişte alınan bütün harçların iptal edildiği ve 1918-19 öğretim yılı için varsa önceden ödenmiş paraların da iade edilmesi gerektiği yazılıydı.1 Bolşevikler iç savaş sürerken bile üniversite açmaya, üniversiteleri çarlığın götürmediği yerlere götürmeye çalışıyorlardı. Örneğin Eylül 1920’de Lenin’in imzasıyla Taşkent’te Orta Asya Devlet Üniversitesi kuruldu. Aynı yılın aralık ayında Erivan Devlet Üniversitesi (ilk adı Erivan Halk Üniversitesi) kuruldu. Bu üniversite Ermenistan’da ilk yüksek öğretim kurumu ve bilim merkeziydi. Tiflis ve Bakü’de Menşevik ve Müsavat hükümetlerinin Bolşeviklerden önce kurduğu üniversiteler de gelişme olanağı buldu.

Sovyet öğretim sisteminde her üniversite öğrencisine burs veriliyordu ve barınmaları için yurtlar açılıyordu. Okumaya hevesli genç işçilere ve köylülere üniversiteye girebilmeleri için üniversiteye hazırlık kursları açıldı. Ayrıca mesleki ilerleme kursları açıldı. Stalin’in eşi Nadejda ve geleceğin revizyonisti Nikita Hruşçov da bu kurslara gidenler arasındaydı. Hruşçov böyle bir kurstaki parti hücresindeki enerjik çalışmalarıyla kendini gösterdi ve kariyerinin ilk adımlarını attı.

***

Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 35. sayısında okuyabilirsiniz.

print