Sporda zorunlu tahkime ilişkin kısa diyebileceğimiz bir sürede önemli anayasal gelişmeler yaşandı. Bu gelişmeleri kısaca şöyle özetlenebiliriz;
1. Anayasa Mahkemesi (AYM), ilk olarak 2009/107 karar sayılı kararıyla, 3239 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün (GSGM) Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un Ek 9. maddesinin 7. ve 8. fıkralarında yer alan “kesin” sözcüğünü Anayasa’ya aykırı bulmuştur. Bu karar sonucunda, GSGM bünyesinde bulunan tahkim kurulu (TK) kararlarının kesin olma özelliği sona ermiştir.
2. Daha sonra 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un 6. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla yapılan başvuru üzerine AYM, kanun koyucunun futbol sporu alanındaki uyuşmazlıkları çözmek üzere görevli ve yetkili mahkemeye başvurmadan önce TK’ya başvurma yükümlülüğü getirebileceğini ancak bu aşamadan sonra kararı benimsemeyen tarafa yargı yolunun açık tutulması gerektiğini vurgulamış vemaddenin 4. fıkrasında yer alan “Tahkim Kurulu kendisine yapılan başvuruları kesin ve nihai olarak karara bağlar ve bu kararlar aleyhine yargı yoluna başvurulamaz.” hükmünü “ve bu kararlar aleyhine yargı yoluna başvurulamaz.” bölümünü Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiştir.
TFF’nin özerkliği daha üstün ve ayrıcalıklı olsa da tüm federasyonlar belirli bir özerklikten yararlanmalıdır. Spor federasyonlarının özerk bir yapıya sahip olmaları iki temel nedene dayanmaktadır. İlk neden, bu alandaki uluslararası kuruluşların ve bu kuruluşların aldıkları kararların bu durumu zorunlu kılmasıdır. İkinci neden ise sporun toplumsal yaşam içinde artan önemi nedeniyle klasik anlamda idari ve yargısal yöntemlerle etkin biçimde organize edilmesi ve denetlenmesinin artık mümkün olmamasıdır.
…
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 14. sayısında okuyabilirsiniz.