Seviyorum bu ülkeyi, yasaklamasalar bir gün kutlanacak 1 Mayıs, sayelerinde bir hafta /bir ay sürüyor, sadece bir meydan değil İstanbul’un heryeri Taksim oluyor.
1 Mayıs günü Türkiye’de başlamadı ama “Emek ve Dayanışma Günü” olarak varlığını sürdürebilme mücadelesi hem hukuksal hem eylemsel yönden en çok Türkiye’de veriliyor.
Emekçilerin yaşamları pahasına sahip çıktıkları Taksim Meydanı, kendine ve tarihine yakışır şekilde İHAM kararlarına geçen ilk meydan oldu, ilk kez bir meydan bir kararın öznesi oldu. Bu yazıda ayrıntılı olarak bu karara yer vereceğim.
DİSK ve KESK adına yaptığımız başvuru üzerine verdiği İHAM’ın 27.11.2012 tarihli 38676 / 08 bşv.no’lu karar 1 Mayıs ve Taksim Alanı tartışmalarının geniş bir özeti niteliği taşıyor.
Daha önce çeşitli yönleri ile farklı platformlarda parça parça yer bulan kararın, yayın hayatına yeni başlayan bir hukuk dergisinin ilk sayısında yer alması, 1 Mayıs Taksim tartışmalarının hukuksal tezlerinin bir arada sunulması güzel bir buluşma oldu.
Ülkemiz için önemli olduğu kadar İnsan Hakları Değerleri açısından emsal olan DİSK & KESK kararı önemli tespitler içeriyor. Başvurumuzun İHAM’ın inceleme sürecinde bizlerin ve hükümetin tüm tezleri ayrıntılı olarak tartışıldı ve tüm konular kararda cevaplandı.
İHAM; “Mevcut başvuruda, dosyadaki belgelerden açıkça anlaşılmaktadır ki, yetkililer başvurucuların İşçi Bayramı’nı Taksim Meydanı’nda kutlama niyetleri hakkında bilgi sahibi olur olmaz, gösteriyi engellemek için kapsamlı önlemler aldılar ve Taksim Meydanı’nda gösteri yapmakta ısrar etmeleri halinde polisin göstericilere yönelik kuvvet kullanacağını belirten açıklamalar yaptılar. Bu amaçla, 1 Mayıs 2008 ‘de İstanbul Valisi’nin talimatı üzerine vapur ve metro seferleri durduruldu, Taksim Meydanı’na çıkan yollar kapatıldı ve Taksim’e girişi kapatmak için alana ilave polis konuşlandırıldı. Mahkeme (İHAM), İstanbul Valisi tarafından İşçi Bayramı kutlamalarının yapılması için dört alternatif toplantı yerinin önerildiği konusunda bilgi sahibidir. (Tanıdık geldi mi?)
Bu bağlamda, başvurucuların gösteri yapmak istedikleri Taksim Meydanı’nın şehrin kalbinde olduğunu (sadece bizim kalbimizde değilmiş demek ki) ve büyük ölçekli bir gösterinin gerçekten kamu hayatının bozulmasına yol açacağını gözlemler. Ne var ki, Mahkeme, 1977’de İşçi Bayramı kutlamaları sırasında saldırı sonucunda, 37 kişinin öldüğünü de kaydeder.
Sonuç olarak Taksim Meydanı trajik bir olayın sembolü olmuştur ve bu gerekçeyledir ki, başvurucular İşçi Bayramı kutlamalarını, Taksim’de anma töreni yaparak düzenlemekte ısrar etmektedirler.”
Kamu otoritelerinin Hoşgörü Göstermek Yükümlülüğü, çoğulculuğun gereğidir.
İHAM: “Ne var ki, kamuya ait bir mekândaki gösteri trafikte düzensizlik de dahil olmak üzere günlük hayatta bazı kesintilere yol açabilmesine rağmen, şayet Sözleşme’nin 11. maddesinde güvence altına alınan toplanma özgürlüğü özünden yoksun bırakılmayacaksa, barışçıl toplanmalara yönelik olarak belirli ölçüde hoşgörü göstermek kamu otoriteleri için görevdir. (bakınız Galstyan v. Ermenistan, no. 26986/03, §§ 116-117, 15 Kasım 2007 ve Bukta ve Diğerleri v. Macaristan, no. 25691/04, § 37, ECHR 2007 III).
Hükümetin Barışçıl Gösterilerde Pozitif Yükümlülüğü
Müdahalenin “demokratik bir toplumda gerekli” olup olmadığı sorusuna dönüldüğünde, Mahkeme birinci planda 11. maddeye ilişkin içtihatlarında tespit ettiği temel ilkelere göndermede bulunur (bakınız Djavit An v. Türkiye, no. 20652/92, §§ 56-57, ECHR 2003-III; Piermont v. Fransa, 27 Nisan 1995, §§ 76-77, Series A no. 314; ve Plattform “Ärzte für das Leben” v. Avusturya, 21 Haziran 1988, § 32, Series A no. 139). Bu içtihatlar açıkça göstermektedir ki yetkililerin hukuki gösteriler bakımından, bunların barışçıl biçimde sürmesini ve bütün vatandaşların güvenliğini temin için uygun önlemleri alma yükümlülüğü vardır.
Hükümetin Hakkın Kullanımını Engellemede Negatif Yükümlülüğü
“Mahkeme, devletlerin yalnızca barışçıl toplanma özgürlüğünü korumak zorunluluğunu değil, ayrıca bu hakka ilişkin makul olmayan dolaylı sınırlamalar uygulamaktan kaçınmaları zorunluluğunu kaydeder.”
Son olarak (Mahkeme), 11. maddenin temel amacı, korunan hakların kullanılmasına kamu otoritelerinin keyfi müdahalesinden bireyi korumak olsa da, bunların etkin kullanımının güvence altına alınmasında pozitif yükümlülüklerin de olabileceğini de dikkate alır, § 36).”
AKP’nin İHAM Sürecindeki Tutumu ve Kararı Yok Sayması
AKP’nin 2009’da 1 Mayıs’ı tatil ilan etmesi, 2010 -2011-2012 yılında Taksim’de gösteri yapılmasına izin vermesi üzerine, AKP’nin özgürlükçü bizlerin marjinal olduğu iddiasında bulunan yandaşlara ve yandaş olmaya çalışanlara İHAM inceleme sürecini anlatmak gerekiyor.
AKP özgürlükçü falan değil, hiçbir zaman da olmadı… AKP’nin Taksim Meydanı ve 1 Mayıs’la ilgili olarak aldığı tüm kararlar, DİSK-KESK 1 Mayıs başvurusunun incelenme süreci ile ilgilidir.
1. 2008’de başvuruyu yaptık, 19 Şubat 2009’da İHAM Hükümete, başvurumuzdaki iddialar ile 1 Mayıs için ne gibi önlemler aldığını sordu, Mart 2009’da 1 Mayıs tatil ilan edildi.
2. 2010 tarihinde Hükümetin cevaplarına cevaplarımızı ve kanıtlarımızı ilettik. 2010 yılında Taksim yasağı kalktı.
3. 2010 – 2012 tarihleri arasında İHAM başvuruyu incelemeye aldı, AKP Taksim kutlamalarına engel olmadı. İHAM’a şirin görünüp, kararı etkilemek için.
4. 2012 Eylül’ünde İHAM kararı Kasım’da açıklayacağını bildirdi. Karar hakkında açıklanmadan bilgi sahibi olan AKP, hukuki kazanıma ulaşamayacağını anladı. 28 Eylül’de Taksim’de inşaata başladı, fiziksel engel oluşturmak istedi.
27.11.2012 de karar açıklandı. Hükümet mahkum oldu. Taksim 1 Mayıs Alanı ilan edildi.
1 Mayıs ciddi baskı ve ağır şiddetle engellendi ancak devam eden mücadele Gezi Direniş’ine zemin oluşturdu.
Bugüne gelindiğinde artık AKP, tüm hukuk ve mantık kurallarını, insan haklarını hiçe sayarak, hiç gerekçesiz Taksim’i yasaklıyor, gerginliğin suçunu da, hakları İHAM düzeyinde kabul edilmiş olan Sendikalara ve haklarına, yaşamlarına, geleceklerine sahip çıkmaya çalışanlara yüklemek istiyor. (Not: İnşaat konusu başka çıkarlarla birleşmiş olabilir ama zamanlama kesinlikle manidar.)
AKP nasıl bir ideolojiye sahip olduğunu, her gün yeniden yeniden gösteriyor, özgürlükçülük kesinlikle bunlardan değil.
Gerginliği haklarını kullanmak isteyenler değil, engelleme yaratıyor. Korku, baskı ve çarpıtma ile Taksim’e sahip çıkmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Artık AKP, dünyanın bildiği uluslararası düzeydeki metinlere ilişkin, yalan yanlış bilgi vermeyi bırakmalı, kararı uygulama yükümlülüğünü yerine getirmelidir. Buna göre de, Taksim’e ulaşma yollarını kapatmamalı, tam tersine gösteriye katılacaklar için kolaylıklar sağlamalı, kamu araçlarını fazlalaştırmalı, katılanların güvenliğini de almalıdır.
Ancak asıl olan hakların iktidar tarafından verilmediği sahiplerince alındığıdır.
Son söz niyetine; Kullanmadığın Hak Sana Ait Değildir; 1 Mayıs’ı Kutlamadığın Taksim, (Uluslararası Mahkemelerce Karara Bağlansa da) Senin Meydan’ın Değildir. Sahip Çıkmadığın Ülke Senin Değildir.
Meraklısına: İHAM kararının tam metni DİSK’in sitesinde yer almaktadır.