Türkiye Adalet Akademisi: İdeolojik Bir Aygıt mı?

“Akademi”, dilimize Fransızca’dan geçmekle birlikte, Yunanca kökenli bir kavramdır. Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’ünde; 1-bilginler, yazarlar, sanatçılar kurulu; 2-Yüksek okul; 3-Çıplak modelden yapılmış insan resmi; olarak üç ayrı tanımı bulunmaktadır. Vikipedia’ya göre, en geniş tanımıyla yükseköğrenim kurumu anlamına gelir. Günümüzde, bilim, edebiyat ve sanat konularını tartışmak için bir araya gelen üyelerin oluşturduğu kurumlara da akademi denir.

Bu kavramın tarihsel olarak ortaya çıkışı ve üstlendiği anlam ile günümüzdeki yansımasına kısaca değinmek gerekmektedir. Yine Özgür Ansiklopedi Vikipedia’ya baktığımızda; Akademi adı, Atina yakınlarındaki Akademeia adlı bir zeytinlikten gelir. Bu zeytinlikte Eski Yunan düşünür Platon, matematik, doğa bilimleri ve yönetim biçimi gibi çeşitli konularda öğrencilerine ders veriyordu. Bu okul, tarihteki ilk akademi olarak kabul edilir. Platon’un Akademi geleneğini, onun ölümünden sonra öğrencileri ve felsefesini benimseyenler sürdürdüler. Akademi’ye devam eden öğretmen ve öğrencilerin en çok ilgi gösterdikleri konular bilim, sanat, edebiyat ve müzikti.

Bugün birçok ülkede Akademi adını taşıyan kurumlar bulunmaktadır. Paris’te 1635 yılında kurulan ve Fransız dili konusunda tek yetkili olan Fransız Akademisi bunların en ünlüsüdür. Londra’daki Kraliyet Sanat Akademisi (1768), Kraliyet Müzik Akademisi (1822), Rusya’daki Bilimler Akademisi (1725) diğer ünlü akademilere birer örnektir.

Akademinin ortaya çıkışı, tarihsel süreç içinde gösterdiği gelişim ve günümüzdeki bu tür kurumların uygulamalarına bakıldığında, büyük saygınlıkları yanında, şu iki özellikleriyle öne çıkmaktadırlar: Birinci olarak, akademiler özerk kurumlardır. Bu bağlamda yönetimlerin açık müdahalelerine karşı kendilerini koruyacak yapılarla donatılmışlardır. İkinci olarak üst düzeyde eğitim vermenin yanında, evrensel nitelikte bilimsel bilginin yaratılması ve geliştirilmesi konusunda yetkin kurumlardır. Bu özellikleri taşıyan ve sürdüren akademiler günümüzde dünya çapında saygınlık uyandırmaktadır.

***

Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin yeni sayısında okuyabilirsiniz.

print