‘Bir yıl sonrasıysa düşündüğün, tohum ek.
Ağaç dik, on yıl sonrasıysa tasarladığın,
Ama düşünüyorsan yüz yıl ötesini, halkı eğit o zaman…
Bir kez tohum ekersen, bir kez ürün alırsın,
Bir kez ağaç dikersen, on kez ürün alırsın,
Yüz kez olur bu ürün, eğitirsen toplumu.
Birisine bir balık versen, doyar bir defa;
Balık tutmayı öğret, doysun ömür boyunca…’
Kuan Tzu
‘Balık Tutmasını Öğretmek’ şiirinin Türkçe çevirisiyle başlayalım yazımıza. Çeviri yapılan metinlerin her ne kadar orijinalinden uzaklaştığına inansam da bu eser, bütün toplumlara ışık kaynağı olmayı başaranlardan. Metinde de ifade edildiği gibi, geleceğe dair umutlarımızın gerçek olabilmesi için tek yol halkın iyi bir eğitimden geçmesidir. Akla gelebilecek her türlü konuda olduğu gibi eğitim sistemi de devamlı bir değişim içindedir ve ne yazıktır ki günümüzde kabul gören sistem devamlı gelişmeyi, ilerlemeyi hedef alamadığı gibi, çağın gereklerinin çok gerisinde kalmaktadır. Yani ülkemizdeki iyi eğitim anlayışı bizi aydınlık günlere ulaştırmak bir yana dursun adım adım geri gitmemize neden olmaktadır.
Eğitim sistemine genel bakış
Genel çerçevede bakacak olursak eğitimin değişimi oldukça uzun bir süreçte gerçekleşmiştir ve bu süreç hâlâ devam etmektedir. Modernleşme çağına göre şekil alması beklenen bu değişim hiç de beklentileri karşılamamış aksine siyasi eğilimlerin kurbanı olmaktan öteye gidememiştir.
Toplumsal hayatta gerçekleşen bütün dönüşümlerin esas amacı çağa ayak uydurmak olmalı; değişim eskisinden daha iyi, daha yararlı bir şeyler yaratma gayesi taşımalıdır. Önceden okullarda verilen eğitimde genel olarak ezberci bir anlayış hâkimdi; oysaki insanların herhangi bir metni gözlerini kapatıp aklından okuyabilmesinden ziyade, önce o okuduğu, gördüğü ya da bir şekilde deneyimlediği şeyleri anlayabilmeye ihtiyacı var. Bu da ezberci sistemle değil, mantık yürütmeye ve analitik düşünmeye sevk eden bir programın varlığıyla mümkün olacaktır.
…
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 13. sayısında okuyabilirsiniz.