Bugün terörizmle silahlı mücadele meselesinin birden çok boyutunun bulunduğunu söylememiz mümkündür. Özellikle ulusal sınırlar dâhilinde ve uluslararası dinamikler göz önüne alınarak değerlendirildiğinde, terörizmle mücadele ulusal ölçekte yalnızca bir devletin iç politikası veya uluslararası ölçekte meşru müdafaa halinin başka bir formu gibi lineer değerlendirmelere tabi tutulamayacak kadar karmaşık haldedir. Zira geçtiğimiz son 20 yıldaki terörist saldırılar, terörizme veya terörist bağlantılara destek veren devletlere, devlet altı aktörlere, gruplara ve bireylere karşı askeri kuvvet kullanımının parametreleri ile ilgili siyasi, hukuki ve akademik tartışmaları adeta yeniden tanımlamıştır.
Her şeyden önce terörizmin, üzerinde herkesin mutabık kaldığı bir tanımının bulunmadığını zira her devlet kendi siyasi tercihleri, “düşman” kavramını nasıl değerlendirdiği ya da self-determinasyon hakkından ne anladığı gibi değişkenlere de bağlı olarak farklı bir terörizm tanımı benimsediğini belirtmemiz gerekmektedir. Ancak terörizmin çeşitli tanımlarının bulunması durumunu şu şekilde de yorumlamamak gerekmektedir:Terörizmözündetanımlanamazbir olgu, bir hareket veya hareketler silsilesi biçimi değildir, yalnızca eylemler üzerinde tanımlanabilir bir olgudur.
…
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 14. sayısında okuyabilirsiniz.