Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 12 Eylül 1980 askeri darbesini yapanların hazırlattığı 6 Kasım 1981 tarih ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile 1982 Anayasası’nın bir ürünüdür. YÖK Başkanı’nı, Cumhurbaşkanı seçip atamaktadır. 1982 yılından bu yana, üniversiteler YÖK’ün kıskacındadır ve üniversitelerde giderek artan bir şekilde piyasacı ve gerici dönüşümler gerçekleşmektedir. YÖK Başkanları 2008’e kadar, genelde kendilerini seçen kişiye bağımlı olmuş olsalar da, yürütmeye bir ölçüde de olsa iyi-kötü kendi kişiliklerini yansıtmışlardır (Okçabol, 2007). Ancak 2007 yılında AKP’nin Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçmesinden sonra YÖK, kısa sürede AKP’lileşmiş ve piyasalaşıp gericileşmesi hız kazanan üniversitelerin AKP’lileşmesi süreci başlamıştır (Okçabol, 2013). Günümüzde ise, üniversiteler medreseleşme sürecine girmiştir.
1982-2008 Dönemi
İlk YÖK Başkanı Pof. Dr. İhsan Doğramacı (Aralık 1981-Temmuz 1992), kendisini atayan Kenan Evren’den etkilenmek yerine onu daha çok etkilemiştir. Üniversiteleri, akademik ve demokratik değil, darbeci bir anlayışla yönetmiştir. Kamu üniversitelerinde öğrenciden katkı payı alınmasına başlanmıştır. Kendi vakfına özel Bilkent Üniversitesi’ni kurdurmuştur. Bu toplumun başına ‘Türban’ konusunu sardırmıştır. Güzel (1991: 15)’e göre, “YÖK üyeleri ve YÖK’ ün atadığı rektör ve dekanların çoğu Aydınlar Ocağı üyesi ve yakını kişilerdir.” Doğramacı, bu hizmetleri nedeniyle de, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)’nden 2007 yılında TBMM Onur Ödülünü almıştır.
…
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 10. sayısında okuyabilirsiniz.