Yaşçılık ve Yaş Temelli Ayrımcılık

Amerika Birleşik Devletleri Kolombiya bölgesinde bir toplu konut kurumu “yaşlı” ve yoksul kişilerin kullanımına sunmak üzere yüksek katlı bir apartmanı satın alma teklifi sunar. Bu teklif karşılığını, çoğunluğunu orta yaş grubuna ve orta sınıfa mensup beyaz kişilerin oluşturduğu bölge sakinlerinin şiddetli protesto ve tepkilerinde bulur. Bölge sakinlerinin belirli bir takvim yaşının üzerindeki ve yoksul kesime dair önyargılı tepkilerinden hareket eden Gerontolog Robert Butler, 1969 tarihli “Age-ism: Another form of Bigotry” başlıklı makalesinde yaşçılık kavramını belirli bir yaş grubunun diğer yaş grubuna yönelik önyargısı olarak açıklar ve böylece yaşçılık kavramı ilk kez kullanılır.1 Butler, makalenin yazıldığı tarihte Amerikan toplumunda artık aşina olunan ırk temelli ayrımcılık ya da sınıf temelli ayrımcılık türleri yanında yaş temelli ayrımcılığın da gözden kaçırılmaması ve hatta ciddiyetle ele alınması gereken bir ayrımcılık türü olduğuna dikkat çeker.

Yaşçılık kavramı, en genel anlamıyla bireylerin yaşları sebebiyle ayrımcı davranışlara maruz bırakılmaları ya da ayrımcı etki ya da sonuç doğuran önlem ya da uygulamalarla karşı karşıya kalmalarına neden olan bir ideolojiyi karşılayacak biçimde kullanılır. Kavramın bu genel kullanımı, “çocukluk” ya da “gençlik” aşamalarına denk düşen yaş grubuna mensup kişilerin, yaşları nedeniyle karşılaştıkları ayrımcılığın nedenini de açıklar görünse de, yaşçılık esas olarak belirli bir takvim yaşının üzerindeki “yaşlı” kişilere yönelik ayrımcılığı sorunsallaştırmak için kullanılan bir kavram olagelmiştir.2 Nitekim COVID-19 salgını sürecinde de yaş temelli ayrımcılık, özellikle belirli bir takvim yaşının üzerindeki kişilere yönelik ayrımcılık olarak değerlendirilmiş ve yaşçılık da yaş temelli ayrımcılığın başlıca nedenleri arasında sayılmıştır.

***

Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 34. sayısında okuyabilirsiniz.

print