Giriş
19.10.2017 tarih ve 7039 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 6. maddesiyle 25.04.2006 tarih ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 22. maddesinin 2. fıkrasına eklenen ibare ile il ve ilçe müftülüklerine evlendirme memurluğu yetki ve görevi verilebileceği öngörüldü. Anılan düzenleme kamuoyunda, sivil toplum nezdinde ve akademik çevrelerde kimi tepkilerle karşılaştığı gibi laiklik ilkesine aykırılık, din temelli ayrımcılık, din ve vicdan özgürlüğünün ihlali iddiaları ve iptal talebi ile Anayasa Mahkemesi’ne de taşındı.
Anayasa Mahkemesi (AYM), E. 2017/180, K. 2018/109 sayı ve 06.12.2018 tarihli kararı ile (R.G. Tarih–Sayı: 23.01.2019–30664) mevzubahis düzenlemenin anayasaya aykırı olmadığına hükmetti. Söz konusu karar laiklik, eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı karşısında tenkide açıktır. İş bu not bahsi geçen kararın bu çerçevede değerlendirilmesini ve eleştirilmesini amaç edinmektedir.
Peşinen ifade etmek gerekir ki, AYM’nin değerlendirme konusu yapılan kararında izlemiş olduğu mülahaza biçimi hayli tanıdıktır. AYM, kamuoyunda “4+4+4 Kanunu” olarak bilinen Kanun hakkındaki E. 2012/65, K. 2012/128 sayı ve 20.09.2012 tarihli kararını (R.G. Tarih-Sayı: 18.04.2013-28622) şekillendirirken kullanmış olduğu temeli aynı ile bu kararına da taşımıştır. AYM, “Hz. Peygamberimiz”in kimliğini açıkladığı 20.09.2012 tarihli kararında olduğu gibi tetkik edilen 06.12.2018 tarihli kararında da bağlam ile çevrili ve hak temelli bir inceleme yürüt(e)memiş ve tabii biçimde önündeki hukuki meseleyi doğru nitelendir(e)memiştir. Sözü edilen iki karar arasında gözlemlenebilen yegane fark, görece kısalığı dolayısıyla sonuncusunda AYM’nin çoğunlukçuluk vurgusunun daha dolaysız (lafı dolandırmadan) yapılmış olmasıdır. Çoğunlukçuluk, kararın temel taşlarındandır.
Kararın özünü takdim ettikten sonra, AYM’ninkararını nasıl kurmuş olduğuna detaylıca temas etmeye girişmeden evvel laiklik kavramının üzerinde durmak ve bu suretle incelenmesi gereken hukuki sorunu vasıflandırmak lazım gelir.
***
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 18. sayısında okuyabilirsiniz.