Hukuk Felsefesi: Bir Duygu Teorisi Hukukçulara Ne Söyler?

Antik Yunan’ dan beri insanı insan yapanın akılcılığı olduğu vurgulanmış, mantıklı düşünüp hisleri dışarıda bırakarak karar vermenin doğru olduğu savunulmuştur1. Modern felsefe ve bilimin doğuşuyla duyguların algılanmasında ve gözlemlenmesinde önemli adımlar atılmış, on dokuzuncu yüzyıl başında ise bedenin ve nesnelerin tüm hareketlerini betimleyen ‘emotion’ kelimesi kullanılmaya başlanmıştır2. Bugün beynimizdeki temporal lobların derinliklerinde amigdala adı verilen ve dış dünyadan gelen uyaranları değerlendirerek tepkilerimizi tetikleyen yapının duygularımıza yön verdiği kabul edilmektedir3. Bu açıdan tarihin büyük bölümünde yargı gücünü etkilediği, kötü sonuçlar doğurduğu ve yanlış algılamalara sebep olduğu gerekçesiyle irrasyonel olarak nitelendirilen duygular ve duyguya dair düşünme yakın dönemdeki araştırmalarla değişim göstermeye başlamıştır4. Bu yazıda yer verilecek Amerikalı ünlü düşünür Robert C. Solomon da geliştirdiği duygu teorisiyle duyguların dünyaya bağlanmanın bir yolu olduklarını ifade etmiş ve teorisinde adalet anlayışına önemli bir yer ayırmıştır.

***

Yazının devamını Hukuk Defterleri dergisinin 18. sayısında okuyabilirsiniz.

print