Yaşadıkları Çocukluk “Sahici” mi?

Ah, ben bir gün tepelerden tepelerden,
Varıp önünüze, önünüze dikilip duracağım,
Aydınlardan, hekimlerden, öğretmenlerden,
Bir gün soracağım, bu çocukları soracağım.
O çaresiz, o yalnız, o karanlık günde,
Siz neredeydiniz diyeceğim, neredeydiniz?
Ben perişan utanmış bu köyün üstünde,
Kahrolurken, siz beyciğim neredeydiniz?

(Ceyhun Atuf Kansu, Kızamuk Ağıdı Şiirinden)

 

Büyüklerin aksine, çocukların gerçeklikle aralarında bir hayal perdesi vardır. O hayal perdesidir çocukları çocuk yapan. Hayallerinde canavarlarla dövüşür çocuklar, hayallerinde uçarlar. O yüzdendir oyuncakların süsü, tılsımı. O yüzdendir bu kadar renk. Çocukların hayallerinin arşına yetişmeyen yetişkinler hayatı sahici yaparlar. Türkiye’de çocukların hayallere vakti yok. “Sahi”ye koşturuluyorlar. Erken terkedilen yılkı atları gibi.

Tarihe not düşelim:

2019 yılında Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 14 yaşındaki kız çocuğunun daha önceden cinsel istismara maruz kalmasından ötürü ikinci kez istismara uğramasının çocuğun ruh sağlığını ayrıca bozmayacağına hükmetti.

2017 yılında Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesi Yavuz Ortaokulu’nda Fen Bilgisi ve Teknoloji öğretmeni olarak görev yapan aynı zamanda Gölbaşı Belediye Başkanı’nın oğlu olan Erdem Özdemir, lise öğrencisi bir kız çocuğuna cinsel istismar suçundan tutuklandı. Dosyada Özdemir’in avukatı Gökhan Çağlayan, “Şüpheli belediye başkanımızın oğludur. Tutuklanması halinde telafisi imkânsız zararlar doğacaktır” diyerek savunma yaptı.

Yüksek yargı ve savunma makamına ilişkin geçmiş iki seneden iki örnek böyle. Akademinin ise teknik meselelere vakti çok, gerçekliğe karnı tok. Savaştan kaçan bir çocuk kıyıya vurmamış, namuslarını korumak için yurt kapıları içeriden kilitlenen kız çocukları yanmamış, çocuk tecavüzcüleri için Aile Bakanı: “Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz.” dememiş gibi mağdur çocuk, suça sürüklenen çocuk tanımıyla başlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karar takipçiliğiyle biten makaleler yazmaya devam etmekte.

***

Yazının devamını Hukuk Defterleri dergisinin 18. sayısında okuyabilirsiniz.

print