Marks ve Engels ustaların, Hegel’in diyalektik yöntemini “ayakları üzerine” yani tarihsel maddecilik üzerine oturtmalarından beri, tüm üstyapı kurumlarının uzamlarını ve bunların değişim/dönüşüm momentlerini tam da buradan bakarak anlamak ve anlamlandırmak gerekiyor.
Siyasal tartışmaların hukuk görüngüsünde yapılanlarına dair bir izlek ele alacağımızda da yukarıdaki perspektif geçerli ve zorunlu.
Türkiye’de hangi sınıflar ve ideolojiler arasında kavga var, bu kavganın tarihsel ve güncel öncülleri neler, özneleri kim, amaçları ne, takvimleri nasıl? Başlıktaki sorunun kendisine bu soruyu yöneltmeden yanıt vermeye çalışan her akım hata yapacaktır.
Yazımıza Thusnet’den ödünç alarak bir çizgi çekersek metodolojik kestirme sağlayacaktır. Salt hukukun, toplumsal sorunların hepsini çözmeye yetecek bir araç olarak görülmesi, Thusnet’in eleştirdiği hukukta muhafazakarlık eğilimlerinden biridir[1]. Bunu bir adım öteye taşıyan Douzinas, sosyal ve siyasi çatışmaları hukuk kurallarının yorumlanıp uygulanmasına ilişkin teknik uyuşmazlıklara indirgenmesini “nomophilia” (hukuk severlik) olarak adlandırır ve eleştirir[2]. Haliyle biz de memleketteki tarihsel kavganın kendisini hukuk formasyonu içinde ya da bunun araçları ile çözülebilir görmüyoruz.
Hukukun mistifikasyon yeteneğinin gerçek toplumsal/siyasal çatışmaları teknik formlarda perdelemek işlevini yer yer karşıladığı “aydınlar tartışması” düzeyi bizi bu bağlamı önsel olarak açıklamaya zorlamaktadır. Bunun karşıtı olarak demistifikasyon görevini “politik olanın” kendisini görmek sağlayacaktır. Bu nedenle meselenin gerçek politik muhteva ve hedeflerinin görülerek tartışmanın ana nesnesine dönmek gerekir.
Yine de, aynı diyalektik döngüyü kaybetmemek şartıyla ve “yeni anayasa” gündeminin altındaki diyalektin bir momentinin yine de “hukuksal” olduğunu tespit etmekten geri durmamak gerekir. Fakat burada kastettiğimiz “teknik hukuk” değil, “hukuk ideolojisi” olarak hukuktur.[3]
***
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 41. sayısında okuyabilirsiniz.
[1] Akbaş, Kasım, Hukukun Büyübozumu, Notabene, 2015, s. 53-53.
[2] Douzinas, Costas, Hukuk, Adalet ve İnsan Hakları, Eleştirel Bir Yaklaşım, Notabene, 2016, s.107.
[3] Eleştirel Hukuk Çalışmaları okuluna göre “hukukun hem bir ideolojisi vardır, hem de kendisi bir ideolojidir.” (Akbaş, Kasım, agy., s.75)