“Yasalar ve anayasalar; din ve gelenek, tüm bunlar, onları yaratan yaratıkların doğasını, o yaratıkları yaratan maddelerin yapısını anlamadan anlaşılamaz.” [1] Jack London
Giriş
1924 Anayasası, veyahut o dönemki ifadeyle Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, feodalizmden kapitalizme, kişisel iktidardan ulus egemenliğine, emperyalizm önünde diz çökmüş yarı sömürge bir devletten bağımsız ve egemen bir devlete geçişi simgeleyen tarihi ve kurucu bir belgedir. Nitekim 1924 Anayasası, birinci emperyalist paylaşım savaşının sonucunda başlayan ve Anadolu topraklarının sömürgeleştirilmesine karşı isyanı örgütleyen bir ulusal kurtuluş mücadelesinin sonucunda var olabilmiştir. Fakat 1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, yalnızca emperyalist güçlere karşı ulusal kurtuluş hareketinin rüştünü ispat etmesinden ibaret değildir; O, buna ek olarak ülke içerisindeki biriken çelişkilerin çözümlenip sonuca erdirilmesinin de simgesidir. Bu sebeple 1924 Anayasası’nın tarihsel önemini anlamak açısından ibreyi biraz daha geriye sarmak ve çelişkilerin biriktiği sürece göz gezdirmekte fayda var.
- Millî Mücadele, Birinci Meclis ve 1921 Anayasası
Birinci Dünya Savaşı’ndan yenilgiyle ayrılan Osmanlı Devleti açısından savaşın sonuçları çok ağır oldu. Öyle ki Mondros Mütarekesi, İtilaf Devletlerine güvenliklerini tehlikede gördükleri stratejik yerleri işgal etme yetkisi tanıyordu. Nitekim çok geçmeden Müttefikler, Anadolu’nun çeşitli bölgelerini işgale giriştiler.[2] Bununla birlikte Mütareke Dönemi, bir iktidar boşluğuna da yol açtı. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin lider kadroları ülkeyi terk etmiş ve Osmanlı hanedanı Müttefiklerin himayesi altına girerek iktidar gücünü yitirmiş durumdaydı. Bu durum, siyasal ve anayasal gelişmeler için elverişli bir ortam sağlamaktaydı.[3] Nitekim artan partileşme süreçleri de düşünüldüğünde, dönem yeni siyasal program ve strateji arayışlarının da dönemiydi.[4] Fakat nesnelliğin bu olumlu şartları, onu örgütleyen ve iktidar mücadelesinin aracı hâline getiren bir önderlik ile birleşmezse yetersiz kalabilirdi. Anadolu’da başlayan işgale karşı direniş hareketleri ve kongreler, bu liderliğin filizleneceği alanları oluşturdu.
…..
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 41. sayısında okuyabilirsiniz.
[1] Jack London, Martin Eden, Destek Yayınları, s. 286.
[2] Taner Timur, Türk Devrimi ve Sonrası, İmge Kitabevi, Ankara 2013, s.18.
[3] Bülent Tanör, Osmanlı- Türk Anayasal Gelişmeleri, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2017, s.226.
[4] Fatma Eda Çelik, Aslı Yılmaz Uçar, Cumhuriyet’in İradesi, in. Cumhuriyetin Siyasal ve Düşünsel Serancamı, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2023, s. 208.