Sanal ortamda ifade özgürlüğü

Türkiye’de her dönem ifade özgürlüğü tartışılan bir konu olmuştur. Örneğin, eski Türk Ceza Kanununun 141 ve 142. maddelerindeki düzenlemeler, “komünizmin engellenmesi” amacıyla, yurttaşlar üzerinde hep bir baskı aracı olmuştur. Günümüzde bu hükümler olmasa da, farklı düzenleme ve uygulamalarla yurttaşların ifade özgürlüğü engellenmeye, basın susturulamaya çalışılıyor. Şu an TBMM gündeminde olan ve “sansür yasası” olarak ifade edilen yasa tasarısı da bunun bir göstergesi. Bu nedenle, bu sayımızda son yıllarda yurttaşların kendini ifade etmede en fazla kullandıkları sosyal medyada gerçekleşen ifade özgürlüğüne müdahaleleri ele almak istedik.

“Sosyal Medya ve İfade Özgürlüğü” başlıklı dosya konumuzda, açılan dava sayılarındaki artış çarpıcı şekilde gözüken cumhurbaşkanına hakaret suçunu, araştırma görevlisi Tuan Işık “İfade Özgürlüğünden Parrhesia’ya: TCK m.299’un Anayasallık Paradoksu” başlıklı yazısında değerlendirdi. Özellikle gezi davası kararı sonrası sosyal medyada yapılan eleştirel yorumlara karşı iktidar cenahının suçu ve suçluyu övme suçunu gündeme getirmesi bir kez daha, bu suçun nasıl oluştuğu ve uygulamadaki sorunlarını ele almayı gerektiriyor. Araştırma görevlisi Aslı Ekin Yılmaz konuyu “Suçu ve Suçluyu Övme Suçu (TCK m. 215)” başlıklı yazısında inceledi. Dr. Öğr. Üyesi Cemile Turgut ise erişim engellerine dayanak sağlayan 5651 sayılı Kanunun yurttaşların ifade özgürlüğünü kullanmasındaki caydırıcı etkisine ilişkin görüşlerini “İnternet Ortamında İfade Özgürlüğü ve 5651 sayılı Kanun’un Yarattığı Caydırıcı Etki (Chilling Effect)” başlıklı yazısında bizlerle paylaştı.

Yine bu sayımızda dosya yazıları haricinde de birçok değerli, güncel yazı yer alıyor. Araştırma görevlisi Tevfik Can Peker, 24 Mart 2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlan kanun uyarınca kurulacak Diyanet Akademisi’ne ilişkin değerlendirmelerini “Diyanet Akademisi’nin Düşündürdükleri” başlığı altında kaleme alırken; araştırma görevlisi Merve Selin Şohoğlu “Konser Yasaklarına İlişkin Bir Değerlendirme: Müziğin Sesini Açın!” başlıklı yazısında sanat özgürlüğü açısından ülkemizde yakın zamanda festival ve konserlerin yasaklanmasını ele aldı. Avukat Berkay Çelen ise, 25 Nisan 2022 tarihinde gezi davasında çıkan cezaları, münferit bir yargılamadan çok AKP’nin yaratmış olduğu hukuk olarak değerlendirilmesine ilişkin görüşlerini “Yeni Türkiye Hukukunun En Somut Örneği Olarak Gezi Davası” başlıklı yazısında bizlerle paylaşırken; Türkiye’nin günümüzde en önemli sorunları arasında yer alan ancak birçok kavram kargaşasını da beraberinde getiren sığınmacılar konusunun daha iyi anlaşılabilmesi için temel kavramları ve uluslararası hukuka göre ülkemizdeki sığınmacıların statülerini avukat Esin Bozovalı bizler için “Mülteciler ve Uluslararası Koruma” başlıklı yazısında ele aldı.

Seçimler yaklaşırken hükümet, adil olmayan sonuçlara yol açabilecek şekilde mevzuatta kimi değişiklikler yaptı. Bu nedenle yeni sayımızda, seçim kurulu başkanı olarak da görev yapmış, danışma kurulu üyemiz emekli yargıç İbrahim Fikri Talman, söz konusu değişikleri “İktidarın Seçiminin Kanunu” başlıklı yazısında değerlendirdi. Yayın kurulu üyemiz Avukatlar Sendikası başkanı Selin Aksoy da, cumhurbaşkanı tarafından bir gecede çıkma kararı alınan sonrasında ise birçok demokratik kitle örgütünün başvurusu sonucunda Danıştay’da görülen İstanbul Sözleşmesi’nin ne anlama geldiğini, “İstanbul Sözleşmesi: Asıl Dertleri, Laik Hukuk Düzeni” başlıklı yazısında ele aldı. Yargının üç sayacından biri olmasına rağmen iktidarın yargılamanın dışında bırakmaya çalıştığı avukatlara saldırılar bitmek bilmiyor. 30 Mart 2016 günü basın açıklaması yapmaya çalışan avukatlara kolluk kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen müdahalede bel omurları kırılan arkadaşımız Avukat Zeycan Balcı’ya yapılan bu saldırı hakkında açılan dava sürüncemede bırakılıyor. Adeta dosya kapatılmak isteniyor. Avukat İbrahim Ergün, Zeycan Balcı’nın dosyasındaki gelişmeleri ve avukatların bu davadaki dayanışmalarını “Av. Zeycan Balcı’nın Belini Kıran Saldırganlığın “Yargılandığı” Davanın Penceresinden Dayanışmamız” yazısında bizlerle paylaştı.

Mizah sayfasında hukukçu arkadaşımız Hüsnü Niyetli keyfi olarak gizlilik kararı getirilen soruşturmaların vahametini mizahi bir dille “Çok Tuhaf Soruşturma” başlıklı yazısında ele aldı.

***

Bu sayının içeriğini ele alırken, genç yaşında 20 Mayıs 2013’te kaybettiğimiz ve her sene anısına Uluslararası Hukuk ve Devlet Teorisi Sempozyumu düzenlenen marksist aydın Taner Yelkenci’yi Portreler sayfasında anmak istemiştik. Ancak sonrasında çok yakın aralıklarla sonraki nesillere devrimci pratiğin önemli örneklerini gösteren avukat Erşen Sansal ile değerli hocamız Prof. Dr. Rona Aybay’ı kaybettik. Bu nedenle, Portrelerde; Doç. Dr. Bora Erdağı’nın “Taner Yelkenci için On Yıl Sonra Yeniden”; Dr. Öğr. Üyesi Ulaş Karadağ’ın “Adalet Mücadelesinin Çınarı Erşen Sansal’ın Ardından” ve Avukat Ahmet Kalafat’ın “Rona Aybay’a, Ardı Sıra Yazılmış Bir Mektup Denemesi” yazıları yer alıyor. Hukuk Defterleri dergisi olarak hem yazarlara teşekkür ediyor hem de üç değerli aydınımızı saygıyla anıyoruz.

***

Dergimizin atölyeleri Temmuz ayında da devam ediyor. 26 Temmuz Salı günü saat 19.00’da Kadıköy Çinili Cafe’de Dr. Cemil Ozansü ile “Nazizmin Ceza Hukuku Üzerindeki Güncel Etkisi” başlıklı atölyemize tüm dostlarımızı bekliyoruz.

***

Bitirmeden bir hatırlatma yapalım. Dergimiz üç ayda bir çıkıyor olsa da, internet sitemizdeki güncel yazılar bölümüne her zaman yazılarınızı gönderebilirsiniz.

Eylül ayında görüşmek üzere, keyifli okumalar dileriz.

print