Danışmanım Prof. Dr. Giuseppe Martinico’ya, bu makaleyi hukuki bir zemine oturtmamı sağlayan ve
görüşleriyle hatalarımı düzeltmeme yardımcı olan sonsuz desteği ve yorumları için teşekkür ederim.
1800’lerin ortalarından bu yana “vicdani ret” terimi, ahlaki vicdanın yönlendirmesiyle askeri görevlere katılmayı reddetmeyi tanımlamak için kullanılmaktadır. Bireyin içsel ahlak duygusu olarak “vicdan“, 1900’lerin başından itibaren “vicdani ret”, askeri hizmette yer almayı reddetmeyi ifade eder. Askerlik hizmetine yönelik vicdani reddin doğrudan kabulü BM uluslararası belgelerinde açıkça belirtilmese de, genellikle türetilmiş bir hak olarak kabul edilir; yani daha geniş kapsamlı düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkının yorumlanmasından türetilen bir ilkedir. Geleneksel olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve Mahkeme’nin 9. ve 4. maddelere ilişkin hukuki yorumlarına dayandırılan vicdani ret, Mahkeme’nin vicdani reddi incelemesinden önce Komisyon çerçevesinde de incelenmiştir (infra).
AİHM’in vicdani ret konusundaki son kararı 12 Mart 2024 tarihinde verilmiştir. Kanatlı/Türkiye kararında AİHM, vicdani reddin kapsamına ilişkin önemli bir yorumda bulunarak, yedek subaylığı da bu kapsamda değerlendirdiğini ve bu nedenle yedek subaylık için dahi alternatif sivil hizmet sağlanmasının dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir. Bu çalışmada, bu son kararın ne anlama geldiğini diğer geçmiş kararlarla birlikte açıklamaya çalışacağım.
****
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 41. sayısında okuyabilirsiniz.