Giriş
Ülkesel sosyo-ekonomik analizler bir ülke ile sınırlı olamayacağı gibi, belirli bir dönemle de sınırlandırılamaz. Özellikle günümüzün ileri iletişim araçları ve neoliberalizmin dayattığı uluslararası ekonomik ilişkiler bağlamında hiçbir ülke çevresel etkilerden soyutlanamaz. Bu nedenle, AKP döneminin gerçekçi çözümlemesinin yapılabilmesi için, hem AKP öncesi yaşanmış ve AKP dönemi üzerinde önemli etkileri olabilen olguların kısa bir görüntüsünü hem de uluslararası ekonomik ve siyasal gelişmeleri yazı boyutunda mercek altına alacağım.
AKP’nin devraldığı ekonomik yapı, biri 1930’lar Devletçilik politikalarıyla, ikincisi ise 1961 Anayasası uyarınca uygulanan ithal ikameci ve korumacı politikalarla, hem kamu iktisadî devlet teşekkülleri kurarak hem de sair kamusal desteklerle özel sermaye birikimi ve ekonomik kalkınma çabalarıyla geliştirilmiş yapıdır. Ancak her iki ana kalkınma çabaları döneminde ekonomide tam koruma uygulaması gerçekleştirilmiş olduğundan, sanayi yapılanması verimsiz ve rekabetten uzak gelişmiştir. Bu sürecin sonucundadır ki, 1980 Özal döneminde ihracatı yükseltip cari açığa kalıcı çözüm hamleleri atıl kalarak, açığın finansmanında sıcak para operasyonuna yönelinmiştir.
AKP öncesi dönemin bir başka özelliği de, İkinci Paylaşım Savaşı ertesinde Avrupa’nın kalkındırılmasında devreye sokulan ABD destekli Marshall programından 1948 yılında alınan yardımla küresel emperyalizme bağlanmış olması ve bir NATO ülkesi olarak ABD korumasında, rekabetten, hatta Devletçilik dönemi anlayışından da uzak hantal bir ekonomik yapıya savrulmasıdır. Bu duruma bir de 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ve akabinde uygulanan ambargo ve uzak-doğu krizine paralel yaşanan 1995’ler çöküşü eklenince, ekonomi 1998’de IMF denetimine alınıp, 2000 yılında ise IMF ile yapılan stand-by anlaşmasına geçilmiştir. Selamet Partisi’nden ayrılan/koparılan AKP kadrosunun devraldığı ekonomik yapının temel özellikleri kaba hatları ile böyle idi.
****
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 41. sayısında okuyabilirsiniz.