Kentlerde özellikle hafta sonları yürüyoruz, koşuyoruz… Metodunu bilmesek de her parkta olan spor aletlerini kullanıyoruz; halı sahalarda futbol, beton zeminlerde basketbol, yazın kumsallarda voleybol oynuyoruz. Spor salonu diye vücudumuzu güzelleştiren, değiştiren paraları dökeceğimiz yerler aklımıza geliyor. Sporu tüm yaşama yayılmış bir kültür olarak görmüyoruz, diyet sendromu ile sporda kısa ataklar yapıyoruz.
Diğer yandan ve daha yoğun olarak spora pasif (izleyici) katılım yapıyoruz. Spor etkinliğinin yapıldığı alanlarda, o alanların taşındığı ekranlarda izliyoruz, spor üzerine bahis yapıyoruz ve yaşadığımız her yerde yorumluyoruz.
Spor yaşantımızda reddedilmeyecek bir ağırlığa sahip. Toplumun tüm gelişmeleri spora aktif ve pasif bakışı etkiliyor. Toplumu etkilediği gibi toplumda sporun gelişimine benzer ölçüde etkide bulunuyor. Bu etkileşime geçmeden önce spora tanım ve tarih açısından bakmak gerekecek.
…
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 11. sayısından okuyabilirsiniz.