Çevre Hakkından “Çevirme Hakkı”na

Biz hukukçuların zorunlu ve genel bir yöntemidir: Önce kuralı söyler, sonra istisnalara geçer, daha sonra da gerçeği, yani olan biteni tarifleriz. Konu haktan hukuktan açılır ve cümlenin sonu haksızlık ve hukuksuzlukla biter. Şimdilerde ne yazık ki bu kaçınılmaz sonun öznesi olan bir hukuk alanı kalmamıştır diyebiliriz. Anayasa’dan başlayarak her hukuki düzenlemenin tarihsel bir ilerleme anlamına gelmediğini, özellikle de son on sekiz yıldır pozitif hukuk ve yargı pratiklerine de bakarak, giderek gerilediğimizi, üstelik idari eylem ve işlemlerin başkanlık rejimi ile birlikte bu düzleme tuz biber ektiğini söyleyebiliriz.

Hukuk Defterleri dergisinin bu sayıdaki dosya konusu Çevre ve Hukuk. Belki de yukarıdaki tespit doğrultusunda bir geriye düşüş hiyerarşisi kurulacaksa en üst sıralarda yerini alacak olan çevre hakkının bu makalede nasıl ve kimler tarafından “çevrelendiğini” ve çevre hakkının yerini nasıl bir “çevreleme hakkının” aldığını kalemim yettiğince yazmaya çalışacağım.

Başlayalım. Ne demiştik önce kanunlar, kurallar…

***

Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 22. sayısında okuyabilirsiniz.

print