Koskoca bir yazı yine yangınlarla geçirdik. İhmal miydi bu yangınları söndürülmez yapan, yoksa bir türlü görmek istemediğimiz iklim krizi mi? Her yangın haberi geldiğinde herkesin aklına aynı soru geliyor: Yanan doğa harikası bu yerler imara mı açılacak?
Peki, neden? Yani neden hep aynı soru akıllara düşüyor? Neden her yangının ardından “buraları artık otel ya da villa yaparlar” diye düşünüyoruz. Bu düşünceye kapılmakta haklı mıyız? Bence evet… Sorun güven sorunu yani… Peki nasıl başladı bu güven sorunu?
Bir tarih yanarken
Yaşımdan ötürü benim için en eski ve en büyük yangın, tarihi Haydarpaşa Garı’ydı. Çocukluğumdan beri Ankara’ya gitmek için heyecan duymamın en büyük nedeni o tarihi gardan trene binmekti. 2010 yılının sonbaharında televizyondan cayır cayır yanarken gördüm tarihi garı. O yandıkça beni de kor ateşler alıyordu sanki. Yangının ardından gar kapatıldı. 2012 yılına gelindiğinde tarihi garın önce otel yapılacağı söylendi. Sonra da tren seslerinin çınladığı gar kaderine terk edilmiş gibiydi artık. Çok sayıda yurttaş garın eski fonksiyonuna kavuşması için mücadele etti, hâlâ da ediyor, 2015 yılında garın aslına uygun restore edileceği duyuruldu. Koca bir tarihe tanıklık eden gar binası ise sessizliğin içinde eski günlerine kavuşmayı bekliyor.
***
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 28. sayısında okuyabilirsiniz.