Son yıllarda vakıf yükseköğretim kurumlarındaki akademik personellerin görevine son verilmesi sıklıkla gündeme gelmektedir[1]. Yükseköğretim Kurumu’nun “Bazı Vakıf Üniversitelerindeki Akademisyenlerin Maaşları ve İşten Çıkarılmalarına Yönelik Kamuoyuna Yansıyan Şikâyetlerle İlgili Açıklama” başlıklı metninden de anlaşılacağı üzere bu toplu işten çıkarmalar, vakıf yükseköğretim kurumları ile Devlet yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının ücretlerinin eşitlenmesiyle[2] artmıştır[3]. Çeşitli vakıf yükseköğretim kurumlarında, kamu hizmetinin gerekleri doğrultusunda hareket edilmeyerek bir özel hukuk tüzel kişisi gibi kâr-zarar hesabıyla akademisyenlerin görevlerine son verildiği belirtilmektedir[4]. Bu iddiaları, akademisyenlerin görevlerine toplu şekilde son verilmesi de desteklemektedir.
Yargısal denetimde, Devlet yükseköğretim kurumları ile vakıf yükseköğretim kurumlarındaki akademik personelin görevlerine son verilmesinin değerlendirilmesi arasında bir farklılık yoktur. Bununla beraber, vakıf yükseköğretim kurumlarının sanki yargısal denetim kendi açılarından farklı olabilirmişçesine yoğun biçimde işten çıkarmalara başlaması üzerine konunun “Vakıf Yükseköğretim Kurumlarının Takdir Yetkisi” başlığıyla çalışılması ihtiyacı doğmuştur.
Anayasa m. 130 gereğince vakıf yükseköğretim kurumları birer kamu tüzel kişisidir ve öğretim elemanlarının çalışmaları bakımından Devlet yükseköğretim kurumları için Anayasa’da öngörülen hükümlere tabidirler. Vakıf yükseköğretim kurumları kâr amacı güdemezler[5]. Bu kurumlarda istihdam edilen öğretim elemanları kamu personeli olup aralarında düzenlenen sözleşme de idari sözleşme niteliğini taşımaktadır[6]. Bu nedenle de vakıf yükseköğretim kurumlarının görevinin son verilmesine ilişkin uyuşmazlıklarda idari yargı görevlidir[7]. Nitekim eğitim kamu hizmetinin layığıyla devam etmesi gereği ve vakıf yükseköğretim kurumlarının çeşitli kamu gücü ayrıcalıklarıyla donatıldığı düşünüldüğünde isabetli olan idari yargının görevli olmasıdır.
Vakıf yükseköğretim kurumları, araştırma görevlileri, öğretim görevlileri ve doktor öğretim üyelerinin görevlerine son verirken çoğunlukla 2547 sayılı Kanun’un bu kadrolarla ilgili hükümlerinde yer alan “atama süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer… yeniden atanabilirler” ifadelerine dayanmaktadır[8]. Söz konusu hükümler yükseköğretim kurumlarına takdir yetkisi tanımış olmakla beraber idarenin takdir yetkisi sınırsız değildir[9],[10]. Öğretim elemanının yeniden atanıp atanmamasına dair takdir yetkisi her idari işlemde olduğu gibi kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlıdır[11]. Konuyla ilgili idari yargı içtihadı incelendiğinde, yükseköğretim kurumlarının, yeniden atama yapmama işlemlerindeki takdir yetkilerini keyfi olarak kullanamayacakları anlaşılmaktadır. Vakıf yükseköğretim kurumları, akademik personeli yeniden atamama işlemlerinde çeşitli sebeplere dayanarak takdir yetkilerini kullandıklarını iddia edebilmektedirler. Öte yandan Danıştay içtihadı incelendiğinde, vakıf yükseköğretim kurumlarının sıklıkla sundukları sebeplerin yeniden atamamanın hukuka uygun sebebini teşkil edemedikleri anlaşılmaktadır.
***
Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 42. sayısında okuyabilirsiniz.
[1] Ali Dinç, “Özel üniversitelerde akademisyen kıyımı: 100’den fazla çıkartma var”, 12.07.2024, Erişim tarihi: 03.10.2024 https://bianet.org/haber/ozel-universitelerde-akademisyen-kiyimi-100den-fazla-cikartma-var-297217
[2] 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu (RG 06.11.1981-17506) Ek Madde 8/2: “(Ek fıkra: 15/4/2020-7243/11 md.) Vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarına, unvanlarına göre Devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen ücret tutarından az ücret verilemez. Bu fıkra kapsamında Devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen emsal ücretin hesaplanmasında ilgili mevzuat uyarınca aylıklara ilişkin hükümlerin uygulandığı kadroya bağlı ödemeler dikkate alınır.”.
[3] “Bazı Vakıf Üniversitelerindeki Akademisyenlerin Maaşları ve İşten Çıkarılmalarına Yönelik Kamuoyuna Yansıyan Şikayetlerle İlgili Açıklama”, 14.04.2022, Erişim tarihi: 04.10.2024 https://www.yok.gov.tr/Sayfalar/Haberler/2022/yok-ten-vakif-universitelerinde-akademisyenlerin-maaslari-ve-isten-cikarmalar-ile-ilgili-aciklama.aspx
[4] Mehmet Baran Kılıç, “Vakıf üniversitelerinde akademisyen kıyımı: ‘Asıl sebep üniversitelerin piyasalaşması’”, 04.10.2024, Erişim tarihi: 04.10.2024 https://www.politikyol.com/vakif-universitelerinde-akademisyen-kiyimi-asil-sebep-universitelerin-piyasalasmasi
[5] 2547 sayılı Kanun Ek Madde 2.
[6] Uyuşmazlık Mahkemesi E. 2021/153 K. 2021/222 T. 05.04.2021; Uyuşmazlık Mahkemesi E. 2019/838 K. 2019/877 T. 23/12/2019, https://kararlar.uyusmazlik.gov.tr/.
[7] a.g.e., Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2016/9-1872 K. 2021/293 T. 18.03.2021, https://yargi.calismatoplum.org/vakif-universitelerinde-calisan-akademik-personelin-isten-cikartilmasinda-idari-yarginin-gorevli-oldugu/
[8] 2547 sayılı Kanun m. 23/1, m. 31 ve m. 33/a.
[9] Cemil Kaya, İdarenin Takdir Yetkisi ve Yargısal Denetimi, Onikilevha Yayınları, 2021, s. 3.
[10] Çalışma sırasında konuyla ilgili yayımlanmış kararlara ulaşılamasa da vakıf yükseköğretim kurumlarının kimi hallerde bu kadrolarda bulunan kişilerin görev sürelerinin bitmesini beklemeden ilişiklerini kestikleri veya bu hükümlerin hiç yer almadığı doçentlik ve profesörlük kadrolarında bulunan kişilerin de görevlerine son verdikleri görülmektedir. Bu hallerde, vakıf yükseköğretim kurumlarının neye dayanarak bu işlemleri gerçekleştirdikleri anlaşılamamaktadır.
[11] Danıştay 8. D. E. 2020/5533 K. 2023/1105 T. 09.03.2023, aktaran Hüseyin Bilgin, Ramazan Yıldırım, Serkan Çınarlı, Selami Demirkol, Mustafa Avcı (Bilgin vd.), Açıklamalı – İçtihatlı 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu Şerhi, Adalet Yayınevi, 2024, s. 426; Danıştay 8. D. E. 2020/2216 K. 2023/793 T. 23.02.2023, aktaran Bilgin vd. s. 450.