Çeviri: Hukuksal Sosyalizm

Bu makalede,[1] bende hukuksal yöntemi sosyalist amaçlara uygulama isteği uyandıran kimi nedenleri göstermek istiyorum. Sorunu ortaya koyabilmek için iki önemli hukuk profesörünün, Viyana’dan Anton Menger’in l’État Socialiste kitabı ile Toulouse’dan Maurice Hauriou’nun Règime d’État individualiste[2] makalesinin yayımlandığı dönemi bilerek seçtim. Ne biri ne öteki sosyalizmi hukuksal savlarla elde etmeye ya da savunmaya çalışıyor, tersine sosyalizmin hukuksal yöntemle uyumsuzluğunu örtük biçimde kabul eden bir havalardalar. Gerçekleşmesini sağlayacak uygun araçlara sahip günümüz hukukunda sosyalizm için meşru temel bulunduğuna da inanır görünmüyorlar; ben ise tersinin olabileceğine inanıyorum. Hukuksal sosyalizm kavramıyla yalnızca kapitalist sistemi katlanılabilir kılmak için değil, ayrıca sosyalist programı, yani Fransız Sosyalist Partisinin anlatımıyla kapitalist toplumun işçilerin uluslararası etkinliğiyle, işçi sınıfının sınıf partisi olarak siyasal ve iktisadi örgütlenmesiyle ve üretim ile değişim araçlarının toplumsallaşmasıyla kolektivist ya da komünist bir topluma dönüşümünü haklı kılmak ve gerçekleştirmek için hukuksal yapımızdaki yöntemli araştırmayı anlıyorum.

Devrimci ya da reformist olsun diğer düşünürlerin yerini almak yerine onları onaylamak ve tamamlamak yöntemi bana daha uygun görünüyor. Belirteceğim çeşitli nedenlerle ve özellikle bunlar benim buluşum olmadığından, pek çok büyük sosyalist yapıtta bu araştırmanın öğelerini bulmak beni mutlu ediyor. Profesör Menger ve Hauriou’nun hakkını teslim etmek için onları sosyalist düşüncenin tanınmış temsilcileriyle karşılaştırmaktan başka bir şey yapmayacağım.

Şimdiye kadar kimse böyle bir sistem oluşturmadığından, görünüşe göre hukuksal sosyalizmin tarihi yok. Olsa olsa kökenlerini araştırabilir, onun pek çok sosyalistte gizli biçimde bulunabilecek kuramlarını ve çözümlerini derleyebilir ve bu kuram ve çözümlerin kaynaklarını araştırabiliriz. Ancak bu araştırmanın hukuksal sosyalizm için bir haklılık sağlayamacağı ya da bir evrim ortaya koyamayacağı yönünde bir ilk izlenimim var. Belki sosyalistlerin hukuk tutkunluğunun ortamlarıyla, kültürüyle ve mizaçlarıyla açıklanabileceğini görebiliriz. Birkaç yıldır bu tutku sahipleri artırıyor gibi görünüyor. Haziran günlerinin ve Komünün öğretici başarısızlığı ile üniversitelere girdikçe üniversiteye özgü yöntemlerin içlerine işlediği bir sosyalizmin yayılmasından reformizmi sorumlu tuttuğumuz gibi bu tutku sahiplerini de sorumlu tutmalıyız. Öte yandan hukuksal sosyalizm, henüz tarihi olmasa da artık kurallar biçimde dile getirilmesine olanak sağlayacak yeterli bir yazına sahiptir.

Bu kurallar arasında terimlerin kullanımını özellikle hukuksal sözcüğünün kullanımını saymıyorum. Sanırım hiçbir sosyalist Menger denli bu sözcüğü yıpratmamıştır. Menger kesintisiz biçimde hukuksal koyutlardan, hukuksal ilişkilerden, hukuksal örgütlenmeden, hukuksal sistemden, hukuksal sonuçlardan söz eder;  Droit au produit intégral du travail kitabında Considérant’ı çalışma hakkının içeriğini hukuksal biçimde açıklamayı başaramamakla (s.31) ve tüm sosyalistleri “henüz hukuksal bakış açısı”nda konumlanamamış olmakla (s.148) suçlar; “hukuk ile gücün gittikçe birbirinden kopuşunun günümüzün belirleyici özelliklerinden biri” oluşunu “hukuksal bir olgu” (s.173) olarak kabul eder. Ch. Andler’in lÉtat socialiste kitabında onu “hukukbilimini yenilemiş” kişi olarak selamlamasını Andler’in kendisi de “sosyalist öğretileri, bir hukuk reformu ile tüm yoksunluğu kaldırabileceğini sanan öğretiler”[3] olarak tanımlamamış olsaydı anlamak güç olurdu. Bu tanımlama, tüm sosyalist öğretilerin hukuksal olarak nitelenmesine olanak tanır ancak sosyalist bir çalışmada “hukuksal” sözcüğünün kullanılmasının yönteminden çok amacını anlatmakta olduğunu da gösterir.

Hukuksal sosyalizmin temel ilkesi “her zaman yürürlükte olan hukuktan yola çıkarak uslamak”tır. Bununla birlikte bu temel ilkenin hiçbir biçimde kapitalist sistemi “koruma” arzusunu içermediği; burjuva hukukuna sosyalist bir anlam yüklemeye olanak tanıyan bir diyalektik kullanılması ve bunun sonucunda sosyalizme karşıt uygulamaların, burjuva hukukunun ihlali olarak açığa çıkarılması anlamına geldiği belirtilmelidir.

Hukukun bu biçimde bilinçli yönlendirilmiş yorumuna erişebilmek için sosyalist yazında şimdiden çok sayıda yöntem saptayabiliriz.

Örneğin, Robertus’un nesnel hukuk [hukuk-OK] ve öznel hukuk [hak-OK] ayrımı, atıf vermeden ondan esinlenen Fransız Profesör Duguit’yi[4] tanımlanmış ve güvence altına alınmış tüm hakları, bireylerin çıkarları doğrultusunda değil, fakat toplumsal bütünün ortak çıkarı doğrultusunda değerlendirmeye yöneltmiştir. – Ayrıca, Hegel’den sonra, hukukun özgürlüğü gerçekleştirmekten başka bir amacının olmadığını kabul edebilir ve bu özgürlük kavramını, ondan hem çalışma hem mübadele ve hem de emeğinin ürününe sahip olma özgürlüğünü çıkaran Thompson gibi ya da özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasını bireysel özgürlüğün artırılması için bir araç olarak kabul eden Bazard ve Lasalle gibi kullanabiliriz. – Ayrıca sosyalizmi mülklerin kamulaştırılması olarak değil işçilerin ilk el mülksüzleştirilmelerinin giderimi olarak ya da eski bölüşüme bir tür “dönüş” olarak sunabiliriz. Hatta Proudhon gibi sosyalizmde kapitalist özel mülkiyetin yıkımını değil, kapitalist kredi sisteminin sonuçlarını da görebiliriz vb. Uzun sözün kısası, hukuksal sosyalizm, reformu değil, toplumsal devrimi, yasanın değiştirilmesi ya da ihlali olarak değil, yasanın yeni bir gerçekleşmesi olarak sunma kararlılığından oluşur.

Demek ki hukuksal sosyalizm, devrimi gerçekleştirmek için yasalardan yola çıkmak anlamına gelmez, fakat onları hesaba katmadan yapamayacakmışız gibi davranmak anlamına gelir. Ve Menger “hukuk felsefesi, sosyalizmin özü olarak değerlendirilmelidir” ya da “hiçbir biçimde yeni bir buluş sözkonusu değil, yeni kurumların tohumları şimdiki hukuksal biçimlerin içinde yer alıyor” ya da “Akıllı bir sosyalist hükümet, halkçı emek devletini kurmak için gerek hukuksal biçimlere gerekse yürütme araçlarına ilişkin varolan geleneklerin çoğunu terk etmeye gerek duymaz.”[5]biçiminde yazdığında bunu düşünmüş gibidir. Bununla birlikte, hukuksal sosyalizmin temel kuralına uymaz ve burjuva devletin sosyalist devlete dönüşümünün “şiddetli karşıtlık” üreteceğini, “gerçek bir yenilenme”, yasama çabası gerektireceğini yazdığında ya da “Kimi zaman yasama, çeşitli çıkarların yönlendirmesine bağlı kalmadan yeni kurumların kurulmasına karar verebilir ve böylelikle hukuk alanında bir anlamda eğitici işlev yerine getirebilir” dediğinde ya da onun sağladığı ve onu oluşturan araçları yıpratarak kesinlikle özel hukukun üstesinden gelemeyiz” yazdığında kendi kendisiyle çelişir.[6] Menger, hukuksal sistemin ancak yasa ile değişebileceğini kabul eder bir havada olduğuna göre epeyce hukukçu görünüyor, öte yandan yargı kararlarının, yasalar yerine onları ortadan kaldıran kuralları koyabileceğini bilir görünmediğine göre de pek az hukukçu sayılır.

***

 

Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 37. sayısında okuyabilirsiniz.

 

 

 

 

*André Mater, “Le Socialisme juridique”, La Revue socialiste, c.XL, Temmuz-Eylül 1904, s.1-27.

[1] Bu makale Brüksel Özgür Üniversitesi’nde yıl sonunda vereceğim derslerde geliştirilecektir.

[2] Hauriou’nun bu makalesinin değeri yazarın parlak yapıtı Précis de droit administratif, kitabının ilgili bölümüne yorum getirmesinden kaynaklanıyor.

[3] Andler, Les origines du socialisme d’État en Allemagne, 1897, s.6

[4] Duguit, l’État, le droit objectif et la loi positive, 2 cilt, Fontemoing, 1901 ve 1903

[5]  Menger, Droit au produit integral, Giard et Brière, 1900, Giard et Bière, 1900, s.57; Menger, l’État Socialiste, s.153, 341

[6] Ibid, s.332, 352, 333, 345, 328, 170

print