Hukuki Himaye Sigortası ve Avukat Seçme Özgürlüğü

Kimi her şey alın yazısıdır
hiçbir şeyi değiştiremezsin der.
Her şeyi değiştirmek istiyorum!
Henüz hiçbir şeyin yazılmadığı
en başa dönmek istiyorum…[1]

Hukuki Himaye Sigortasının hayatımıza girmesine –belli ki- çok az kaldı. Konu, Adli Yıl açılışında Cumhurbaşkanı tarafından hukuki himaye sigortasını Türkiye’ye kazandırmayı umuyoruz denilerek duyuruldu. Hemen sonrasında, Adalet Bakanı düzenlemeye dair bir açıklama yaptı. Buna göre, hukuki himaye sigortası adalete erişimde eşitlik sağlayacak, dahası adalete erişimle ilgili her derde deva olacak. Hükümet biraz mübalağa etmiş olabilir ama hukuki himaye sigortasının, hukuk hizmetlerini ticarileştirmekte büyük bir rol oynama potansiyeli olduğunu biliyoruz. Yani hukuki himaye sigortası, sadece “bir sigortadan” ibaret olmayabilir. Hukuki himaye sigortası, gelmekte olan avukatlık şirketi modelinin finans kaynaklarından biri olmaya aday. Nasıl mı? Sigortalının elinden avukatını seçme özgürlüğünü alıp, bunu şirketlere veya Hükümet kontrolüne vererek!

Hukuki himaye sigortasının gelişimi içinde avukat seçme özgürlüğü

Hukuki himaye sigortası, 1897 yılında Fransa’da Sou Medical Insurance Company tarafından kurulmuştur. Daha sonra bu sigorta Fransa ve İsviçre’de motorlu taşıt sahiplerine yönelik bir sigorta olarak geliştirilmiştir. Ülkeler arasında zaman içinde ortaya çıkan bir farklılık, gelişim ve yaygınlaşma hızını da etkilemiştir. İşte bu farklılık, bu sigorta türünün, İngiltere veya Fransa’nın aksine, avukatını seçebilme özgürlüğünün daha geniş olduğu Almanya ve Avusturya’da hızla yayılabilmesine olanak sağlamıştır.

Sigortalının, hukuki temsilcisini seçebilmesi, genellikle mahkeme öncesi aşama ve mahkeme aşaması diye iki aşamada karşımıza çıkabilir.

Avukatını seçebilme özgürlüğüne ilişkin tartışma ve deneyim neticesinde olsa gerek, Avrupa Birliği (kısaca “AB”) kurumları, ilgili yasal düzenlemeyi yaparken, bu hususu özellikle düzenleme ihtiyacı hissetmiştir. Buna göre, üye devletlerin, derdest mahkeme işlemleri sırasında veya bir idari makam önünde -hukuki- bir temsilcinin özgürce seçilmesini garanti etmekle yükümlü olduğu düzenlemesine yer verilmiştir.[2]

Türkiye’de ise Hukuksal Koruma Sigortası Genel Şartları (kısaca “HKSGŞ”) B. 4. maddesine göre sigortalı kendi avukatını kendisi seçer. Sigortacı sigortalıya avukatın seçimi konusunda herhangi bir öneride bulunamaz. Ancak yine HKSGŞ B. 5. maddesine göre sigorta şirketi, sigortalının yazılı istemi üzerine, yargılama dışı işlerde (genellikle mahkeme aşaması öncesinde) sigortalıya hukuki yardım verebilecektir. İşte bu hukuki yardım, bizzat sigorta şirketi bünyesindeki avukatlar tarafından verilebileceği gibi, sigorta şirketinin dışarıdan hizmet aldığı avukatlık bürolarınca da sunulabilecektir. Bu durumda sigortalının avukat seçimini kendisinin yapmadığından ve açık bir çıkar çatışması ihtimalinden söz edebiliriz. Ayrıca, sigortalının mahkeme aşaması için bir avukatının olmadığı veya bir avukat seçemediği durumda, sigorta şirketlerinin sigortalıya avukat önerisi veya yönlendirmesi yapabilmesi hatalı şekilde savunulmaktadır.

Hukuki himaye sigortasında, sigortalının hukuki temsilci seçme özgürlüğü meselesi, mahkeme öncesi aşamada, sigortalının hukuki yardıma ihtiyacı anında başlar. Buna karşılık, sigorta şirketleri, hukuki uyuşmazlığa ilişkin talebin alındığı ilk aşamada dahi vekil seçme hakkını sınırlayabilmektedir. Hatta sigorta şirketleri arabuluculuk veya uzlaştırma aşamasında sigortalının kendi avukatının ücretini ödemek istememektedir. Ancak AB’deki içtihatlara göre avukat seçme özgürlüğü ilkesi, yargılamadan hemen önceki aşamaya yani hazırlık aşamasına kadar genişletilmektedir.

***

Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 37. sayısında okuyabilirsiniz.

 

 

 

*Bu yazıyı, yaşamını adalet ve eşitlik mücadelesinde, özellikle kadının özgürleşmesi ve sigorta hukuku alanlarında unutulmaz bir hatıra bırakan saygıdeğer meslek büyüğümüz Avukat Dr. Tennur Koyuncuoğlu’nun anısına kaleme aldım.

[1] “La vita davanti a sé (Onca Yoksulluk Varken)” Gray, Romain; Yönetmenler Ponti, Edoardo ve Chiti, Ugo.

[2] 22 Haziran 1987 tarihli 87/344 Avrupa Birliği Konsey Direktifinin 4. Maddesi.

print