Fon sistemi, bütçe dışında ve özel amaca yönelik kaynak tahsisi uygulaması olarak, kamusal kaynakların parlamentoda optimal tahsisine yönelik bütçede birlik ilkesine aykırıdır. Bununla beraber, özellikle savunma ya da istihbarat vs. gibi bazı stratejik alanlarda,fon uygulamasına geçildiği görülmektedir. 1950’li yıllarda ve izleyen dönemde Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar gibi körfez ülkeleri yanında, Norveç, Çin, Rusya ve Kazakistan gibi petrol, doğal gaz ya da sair gelir kaynakları yüksek bazı ülkelerin Bağımsız Varlık Fonları (Sowereign Wealth Funds) veya sair adlarla kurdukları fonlar özel yatırımların finansmanında kullanılır. Günümüzde toplam değeri yaklaşık 11 milyar dolara ulaşan onbeş ulusal varlık fonunun % 60’ı petrol ve doğal gaz gibi devamlı gelir sağlayan kaynaklara dayanmaktadır. Türkiye’de 2016 yılı Ağustos ayında oluşturulan fon yönetimi, doğal kaynaklara ya da cari fazlalık gibi devamlı gelir sağlayan kaynaklara dayalı olmayıp, çeşitli kamu kuruluşları bünyesinde atıl olduğu ve “ekonomiye kazandırılması”(!) düşünülen kaynakların işletilerek ya da ipotek edilerek gelir sağlanması mantığına dayandırılmaktadır.
***
Türkiye’de 19 Ağustos 2016 tarihinde 6741 sayılı yasa ile oluşturulan Türkiye Varlık Fonu Anonim Şirketi (TVFAŞ) kamu kesimi bünyesinde olup, özel hukuk hükümlerine tabi bir kuruluştur. Yasa ile kurulan şirket, yapısı ve işleyişinin Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmesi ve stratejik yatırım kararlarının Bakanlar Kurulu onayına bağlı olması açılarından kamusal; piyasa kuralına göre faaliyette bulunma yetkisiyle özel; vergi muafiyeti ve kamu personel mevzuatı dışında tutulması ile de hibrid yapılı bir kuruluştur. Sayıştay denetimi dışında olan şirket, bağımsız denetim kurumu raporları ışığında Parlamento Plan ve Bütçe Komisyonu denetimine tabidir. Şirket müdürü ve beş kişilik yönetim kurulunun Başbakan tarafından seçiliyor olması şirkete kamusal nitelik kazandırmakla beraber, yönetici ücretlerinin kamuoyundan saklı tutulması ve şirkete tanınan olağanüstü yetkiler, devasa boyuttaki kamu varlığının yönetimi hakkında ciddi kuşku yaratmaktadır.
Fon, aktarılan büyük kaynaklarla girişilecek çok çeşitli ticari ve finansal faaliyetler sonucunda devamlı kaynak üreterek çoğalabilen, ürettiği kaynaklardan vergi muafiyeti nedeniyle bütçeye aktarım yapmayan, amorf yapılı, görece otonom, KİT benzeri işletme niteliğindedir. Bu durum, TVFAŞ’ne başat olan siyasal erke, gerek üzerine oturduğu muazzam aktiflerin, gerekse ticari ve finansal faaliyetlerle sağlanacak gelirlerin gölgesinde eş zamanlı ve zamanlar arası demokrasi dışı güç ve yetki sağlama potansiyelitaşımaktadır.
Hemen her tür vergi, resim ve harçtan muaf tutulmakla beraber, kamusal koruma çemberi avantajına da sahip olan fon işletmesi, kamu bütçesine, özel kesim sermayesine ve kamu iktisadi teşebbüslerine karşı da olağanüstü avantajlı konumdadır. Böylesi avantajlı kılınan şirket fonuna, Ziraat Bankası, PTT, BİST, BOTAŞ, ÇAYKUR, Eti Maden; TÜRKSAT, THY ve Halkbank gibi önemli varlıklar yanında, Hazineye ait bazı taşınmazların da dâhil edilmesiyle, siyasi otoriteye muazzam güç sağlayacak şekilde, merkantilizm öncesinde görülen “krematistik hazine” yapısını andırır bir yapı oluşturulmaktadır. Bu hususun önerilen anayasal yönetim sistemi bağlamında dikkate alınması gereklidir!
Atıl olduğu düşünülen kamu varlıklarının ekonomiye kazandırılması, finansal şoklara karşı ekonominin korunması vb gibi ifadelerle gizlenen şirketin asıl amacı, yurtiçi ve yurt dışı kamu ve özel yatırımlara iştirak etmek ve kanal İstanbul ya da üçüncü havalimanı veya petrol- gaz boru hatları inşası gibi büyük yatırımlara, faiz haddini yükseltmeden, iç ve dış finansman sağlama yolunun açılmasıdır. Diğer bir deyişle, asıl amaç, bugünün ve geleceğin varlıklarının riske atılması pahasına, siyasi erke güç sağlamaktır.
Bu hal ve statüde varlık fonu ihdasının genel yorumu şöyle yapılabilir:
-Oluşum Bağımsız Varlık Fonları sistemine aykırıdır. Kamu açığı ve cari açık veren Türkiye, petrol ya da gaz gibi doğal kaynaklar itibariyle de zengin bir ülke olmadığından, fonunakım halinde karşılığı yoktur. Fona devredilen stok halindeki kamu varlıklarının parlamento denetiminde ve fayda-maliyet ya da maliyet etkinlik ölçütüne dayandırılmadan, siyasi rant amaçlı her türlü ekonomik faaliyete sokulması ya da ipotek altına alınması, fonların çok ciddi risklerle karşı karşıya gelmesine ve/ veya kamusal varlıkların değersizleşmesine ya da elden çıkmasına yol açabilir.
– Demokratik bütçeleme sistemine aykırıdır. TVFAŞ’nin faaliyet kârlarının hemen tüm vergilerden muafiyeti yanında, işlemlerin Sayıştay denetiminin dışında tutulması, bütçede birlik prensibine ve kamusal işlemlerde etkinlik denetim ilkelerine aykırıdır. Kurum olarak KVFAŞ, KİT ve özel sermayeye rakip kuruluştur; fon gelirleri ise, genel bütçeye aktarılmayan kamu geliri olarak paralel bütçe oluşturma potansiyeli taşır.
– Anti-demokratik siyasal erk oluşumuna yol açar. Farklı kamu otoriteleri tarafından kullanılabilecek kaynakları parlamento dışında tek siyasi otorite altında toplamak,parlamento dışı siyaseti egemen kılar. “Krematistik hazine” yönetimine başat olan siyasetçi, ekonomik faaliyetlerle devamlı büyüyen fakat bütçeye katkı yapmayan fon üzerinden demokratik kurallara aykırıolarak toplumsal hâkimiyet sağlar.
– Nesiller arası anti-demokratik ve haksız kaynak dağılımına yol açar. Fona dayalı olarak parlamento dışı siyasi kararlarla çeşitli ekonomik faaliyetlere girişilmesi sonucunda gelecek nesiller, kendilerinin karar mevkiinde olmadığı dönemde alınmış siyasi kararlarla ciddi maliyetler yükleniyor olabilir. Bu durum egemen siyasi erkin nesiller arası demokrasi dışı hâkimiyet kurması anlamına gelir.