Bireysel Başvuruda İhlal Kararının Uygulanma Zorunluluğu ve Anayasal Beklentiler

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu Kadri Enis Berberoğlu (3) kararında[1], başvurucu hakkında daha öncesinde verilen hak ihlali kararının ilk derece mahkemesince uygulanmaması ve bu fiili durumun başlangıçta Anayasa olmak üzere, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un ilgili hükümlerine aykırılık teşkil etmesi hususları tartışılmıştır. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu başvurucu hakkında bir önceki verdiği hak ihlali kararında[2], başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiğine karar vermiş, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ihlalinin tespit edilmesinin başvurucunun uğradığı zararların giderilmesi bakımından yetersiz kalacağı gerekçesiyle, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar görmüştür. Çünkü başvurucunun yeniden milletvekili seçildikten sonra yargılandığı davada “durma” kararı verilmeyerek tahliyesine hükmedilmeksizin yargılanmaya devam olunması ve bölge adliye mahkemesinin mahkûmiyet hükmünün onanması Anayasanın geçici 20. maddesi ile getirilen istisna hükmünün lafzına ve amacına aykırı olarak geniş bir biçimde ve başvurucunun Anayasa m.67 uyarınca koruma altına alınan seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının aleyhine olacak şekilde yorumlanması ile mümkün olmuştur[3]. AYM Genel Kurulu, 24 Haziran 2018 tarihinde yeniden milletvekili seçilen başvurucu hakkında Anayasanın geçici 20. maddesi ile getirilen istisna hükmün uygulamasının mümkün olmadığına, yeniden milletvekili seçilen başvurucunun tabi olduğu “genel hüküm” niteliğinde olan Anayasa m.83/4’ün emredici hükmü gereğince dokunulmazlığı tekrar kazandığının kabul edilmemesinin, Anayasa m.83/4’ün sözüyle ile çelişen ve Anayasa koyucunun iradesine aykırı bir yorum olduğuna karar vermiştir[4]. Bu kapsamda, 6216 sayılı Kanunun 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması adına ve Yargıtay’ın onama kararına bağlı sonuçların geri alınması amacıyla “yeniden yargılama” kararı verilmesi ve akabinde başvurucu hakkında başlatılan yargılamada “durma” kararı verilmesi gerektiğini belirtmiştir[5].

 

***

Yazının devamını Hukuk Defterleri’nin 30. sayısında okuyabilirsiniz.

 

 

 

 

[1] Kadri Enis Berberoğlu (3), 2020/32949 B. No, 21.01.2021, AYM [GK]

[2] Kadri Enis Berberoğlu (2), 2018/30030 B. No, 17.09.2020, AYM [GK]

[3] Kadri Enis Berberoğlu (2), p.92

[4] Kadri Enis Berberoğlu (2), p.93

[5] Kadri Enis Berberoğlu (2), p.138, 139, 140

print