Bir haber okudum Akşam’da, yeni bir yargı paketi geliyormuş. Şu, 2022 yılının sonunda teklif metnini gördüğümüz, “adil yargılanma hakkının güçlendirilebilmesi amacıyla” ceza davalarında süreleri “fiksleyen” paket değil ama başka bir paket geliyormuş. Akşam’ın yalancısıyım. Belki de Akşam, bu bilgiyi Sabah’tan almıştır, bilemiyorum.
Sabah demişken; bu yeni pakete göre, artık sabah baskını olmayacakmış. Sabahın erken saatlerinde yapılan ev baskınlarına “ev bir devlettir, kimse işgal edemez” sloganı ile çekidüzen verilecekmiş. Güzel slogan. Demek ki bundan sonra baskınlar sabah değil, tok karnına akşam yapılacak, evler de akşam basılacak, o işgal sayılmıyor herhalde, Akşam’a göre.
Bunun yanında; avukatların da hâkim ve savcılarla aynı haklara sahip olmaları için adım atılacakmış. Tabii çok muğlak bir kavram bu, aynı haklara sahip olmak ne demek? Hâkim ve savcılar hangi haklara sahip ki avukatlar da o haklara sahip olacak? Mesela adliyelerde artık biz avukatların da mı özel asansörü olacak? Baro kartımızla örneğin İstanbul Adliyesinde -2. kattan 7. kata 17 dakikada çıkarken, hâkimlerimiz savcılarımız gibi VIP asansörle 17 saniyede mi erişebileceğiz gittiğimiz yere? (Hoş, esas VIP asansör gibi bir şey olacaksa, ona sadece avukatların sahip olması lazım; zira avukat her mahkemeyegider,hersavcıylagörüşür;hâkim ise sadece mahkemesine gider, savcı da sadece kendisiyle görüşür, neyse…)
Avukatların hâkim ve savcılarla aynı haklara sahip olacağına başka bir örnek olarak da tuvaletler geldi. Biliyorsunuz biz avukatlar ancak sade vatandaş tuvaletine girebiliyoruz, kalemlerin karşısında bulunan tuvaletlere ise personel harici kimse giremiyor. Biz de adliye personeli değiliz. Belki bu paketle bu mağduriyetimiz giderilir, avukatlar da hâkim ve savcılarla, mübaşirlerle aynı yerde ihtiyaç giderir. Ama bunu bir paketle nasıl anlatacaklar, onu pek anlayamadım. Herhalde pek yakışık almaz, “avukatlar da hâkim ve savcılarla aynı yerde ihtiyaç giderecek” gibi bir düzenleme. Aklıma da başka türlü bir düzenleme gelmedi öte yandan. Ha etkin bir çalışma yaparlarsa helal olsun, sonuçta henüz görevine yeni başlamış bir hükümetin ilk işlerinden biri olarak avukatların hâkim ve savcılarla aynı hakka sahip olması gerektiğini düşünmesi takdire şayan. Çiçeği burnunda işbu hükümetimizin her daim destekçisiyiz.
Yine habere göre; aile hekimi gibi herkesin bir aile avukatı olacakmış, vatandaş her türlü hukuki sıkıntıda avukatlarından yardım alacakmış, parayı ise devlet ödeyecekmiş. Zaten yargının iş yükünün büyük bölümü, dilekçe ile bile kapanabilecek bir olayın vatandaşların haklarını ve hak arama yollarını bilmediği için uzamasından kaynaklanıyormuş, aile avukatları ile aynı zamanda yargının iş yükü de büyük oranda rahatlayacakmış.
Haberin bu kısmını okuyunca hemen dışarıya çıktım ve aile gibi görünen 100 insan topluluğuna bu düzenlemeyi sordum. 100 topluluktan 70’i “bizim oğlumuz / kızımız / gelinimiz / damadımız / kaynanamız / kayınpederimiz / baldızımız / kayınçomuz / kuzenimiz / eniştemiz / yengemiz / bacanağımız / eltimiz avukat, başka avukat istemeyiz” dedi, 15’inde de direkt “ben avukatım” diyen çıktı. Kalan o 15 toplulukla da anlaşamadık, “No Turkish” dediler.
Tabii Akşam sağ olsun, vatandaşların haklarını ve hak arama yollarını bilmemesinden kaynaklı olarak davaların bu kadar uzadığını öğrendim ve çok üzüldüm. Aşk olsun o vatandaşlara, ne diye uzatıyorlar bizim davalarımızı? Bir de Akşam’a göre bazı olaylar bir dilekçe ile kapanıyormuş. Üç düzine yıldır bu meslekteyim, dilekçe ile kapanan davam olmadı, demek ki Akşam’ın olmuş.
Bir de yeni pakete göre, hukuk fakültesi kontenjanları düşürülecekmiş. Yukarıda yaptığım “Hüsnel” ankette 100 grubun 15’inde direkt ben avukatım diyen çıktı, sayı 100’de 30’lara 40’lara varmadan kontenjan düşmemeli, olmaz öyle şey. Avukat çok olsun, hem aile avukatlarıgelmeyecekmiydi?
Neyse, akşam, pardon paket şeriflerimiz hayrolsun.
Ailenizin avukatı,
Hüsnü